Türkiye liselerarası “Çanakkale Ruhu ve Gençlik” konulu kompozisyon yarışmasının ödül töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çanakkale Destanı, ‘hasta adam’ın diriliş cehdidir. 200 yıldır hor görülen bir milletin, adeta küllerinden yeniden doğuşunun adıdır. Türkiye, Çanakkale ve İstiklal Harbi gibi büyük mücadelelerin üzerine inşa edilmiştir. Milletimizin imanı ve kardeşliği, şimdiye kadar nasıl Çanakkale ruhunun çiğnenmesine müsaade etmemişse, bundan sonra da müsaade etmeyecektir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye liselerarası “Çanakkale Ruhu ve Gençlik” konulu kompozisyon yarışmasının ödül törenine katıldı.
Birlik Vakfı tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen törende yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine, “Bu ödül töreni vesilesiyle, umudun, sevginin, aydınlığın, geleceğin timsali olan siz gençlerimizle beraber olmaktan büyük bahtiyarlık duyduğumu belirtmek istiyorum. Rümeysa’yı dinlerken umudum ziyadesiyle arttı. Rümeysa’yı dinlerken gururlandım. Rümeysa’yı dinlerken Çankkale ruhu bende çok daha farklı bir şekilde hamdolsun tekrar ayağa kalktı. Böyle güzel bir yarışmayı tertip ettikleri, bizleri bir araya getirdikleri için Birlik Vakfı’na, Sayın Başkan’a, Mütevelli Heyetine, vakfın tüm çalışanlarına ve gönüldaşlarına en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Aynı şekilde bu anlamlı yarışmanın tertibine destek veren, katkı sunan, Millî Eğitim Bakanlığımıza, Millî Türk Talebe Birliğine ve Genç Birliğe de teşekkür ediyorum” diyerek başladı. Ülkemizin dört bir tarafından yarışmaya kompozisyon gönderen tüm gençlere ve öğrencilere de teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dereceye girenleri de tebrik ettiğini söyledi.
“ÇANAKKALE SAVAŞLARININ 100’ÜNCÜ YIL DÖNÜMÜNÜ ÇOK FARKLI ETKİNLİKLERLE KUTLUYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu senenin ülke, bölge ve dünya tarihi açısından son derece önemli bir yıl dönümünü olduğuna işaret ederek şunları söyledi, “Çanakkale Savaşlarının 100’üncü yıl dönümünü çok farklı etkinliklerle, çok farklı programlarla, Mart ayı başından itibaren kutlamaya başladık. İnşallah bu etkinlikler, yurt içinde ve dışında yıl boyunca devam edecek. 14 Mart’ta ben Çanakkale’deydim, Tıp Bayramı ile birlikte orada bir dizi programlar yaptık.18 Mart’ta Başbakanımız aynı şekilde Çanakkale’deydi ve onlar da orada bir dizi programlar icra ettiler. Çanakkale Deniz Zaferimizin yüzüncü sene-i devriyesi dündü ve süreç aynı şekilde devam ediyor. Dün, her yıl mutat olduğu üzere, Deniz Zaferimizin yıl dönümü Gelibolu’da, büyük bir coşkuyla, çok anlamlı, çok güzel bir törenle yâd edildi. Yüzyıl öncesinde yaşanan kahramanlıklar, Mehmetçiklerimizin sergilediği cesaret, ödedikleri bedeller tekrar hatırlandı, tüm şehitlerimize dualar edildi, Fatihalar gönderildi. Ben bu vesileyle Çanakkale Deniz Zaferimizin yüzüncü yıl dönümünün bir kez daha kutlu ve mübarek olmasını diliyorum. Azimleri, sabırları ve fedakârlıklarıyla, ‘Çanakkale Geçilmez’ sözünü tarihe nakşeden aziz şehitlerimizi, gazilerimizi tekrar rahmetle, hürmetle, minnetle anıyorum. Onlarla birlikte, tarih boyunca Hakk için, vatanları, milletleri ve bayrakları için canlarını feda eden, ‘Bir gül bahçesine girercesine kara toprağa giren’ tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet temenni ediyorum. Rabbim onları şefkatiyle, rahmetiyle kuşatsın; mekânları inşallah cennet olsun.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, içinden geçtiğimiz günlerde, Sarıkamış Harekâtı’nı, Çanakkale Zaferimizi, Kût'ül Amare Zaferi’ni, Medine Müdafaası’nı ve bunların yaşandığı Birinci Dünya Savaşı’nı iyi düşünmek gerektiğini belirtti.
“İMKÂN BULAN HERKES ÇANAKKALE’YE GİTSİN”
Devlet olarak, dernekler, vakıflar, sivil toplum kuruluşları, anne-babalar olarak, fert olarak bu seneyi çok iyi değerlendirmenin gerektiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, 81 vilayetimizden, imkân bulabilen herkesi, Çanakkale’ye gitmeleri, oradaki kabirleri, şehitlikleri görmeleri, oradaki manevi iklimi yaşamaları çağrısında bulundu. Bu yıl 24 Nisan’da, Çanakkale’de, Kara Savaşlarının yüzüncü yılının, dünyanın dört bir yanından gelecek dost ve kardeş ülkelerin devlet başkanları, başbakanları ve temsilcileriyle birlikte yâd edeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, törene, 30’a yakın devlet ve hükümet başkanın katılımını beklendiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce de, “Çanakkale Savaşı, savaşlardan bir savaş değildir” dediğini hatırlatarak, Çanakkale’yi diğer savaşlardan ayıran en önemli özelliğin, savaşın kendine özgü askeri ve siyasi mantığının ötesinde insani değerlerin ön plana çıkması olduğunu vurguladı.
“AMACIMIZ, SADECE KENDİ ÜLKEMİZDE DEĞİL, BÖLGEMİZDE VE TÜM DÜNYADA BARIŞ VE HUZURUN TESİS EDİLMESİDİR”
Bu savaşın dünya barışı için, insani değerlerin yirminci yüzyıla taşınması için yeni bir ufuk açtığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tarihin kaydettiği en büyük savaşlardan biri olan bu mücadelede Mehmetçik, karşısındakini sadece bir ‘düşman’ olarak görmemiştir. Kendisi gibi ümitleri, kendisi gibi sevdaları, hayalleri, aileleri olan birer insan, bir can olarak görmüştür. Her iki taraf da, cephede olmasına, birbirleriyle savaşmasına rağmen, insani ilişkiler kurmayı başarabilmiştir. İki tarafın askerleri arasında doğan saygı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ileride o gün savaştığı ülkelerle kurduğu dostluk ve iş birliğinin insani dokusunu oluşturmuştur. O gün, Çanakkale’de bize karşı savaşan milletlerle, siperden sipere, cepheden cepheye büyüyen yeni dostluk köprüleri kurulmuştur. İnşallah bu yıl 23 Nisan’da, İstanbul’da düzenleyeceğimiz Uluslararası Barış Zirvesi ile Çanakkale’nin bu özelliğini tekrar vurgulayacak, dünyaya çok farklı bir mesaj vereceğiz. Yüzyıl önce savaşın tarafları olarak karşı karşıya gelen milletlerin evlatları, inşallah 23 ve 24 Nisan’da bütün dünyaya ‘barış ve kardeşlik mesajı’ vermek için bir arada olacak, aynı çatı altında buluşacaklar. Türkiye olarak, amacımızın, sadece kendi ülkemizde değil, bölgemizde ve tüm dünyada barış, huzur ve sükûn ikliminin tesisi olduğunu, bir kez daha ilan edeceğiz. Biz hiçbir zaman ayrılıkları derinleştirmenin, acıları büyütmenin, kabuk bağlayan yaraları tekrar tekrar kanatmanın peşinde olmadık” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, her zaman barışın yanında durduklarını, sulhun peşinden koştuklarını ve helalleşmenin gayesini güttüklerini, ancak içerdeki ve dışardaki bazı çevrelerin, bu yılı kendi amaçlarını, kendi gündemlerini dayatmak için bir fırsat olarak kullandığına dikkat çekti.
“MİLLETİMİZİN YAŞADIĞI ACILARI YOK SAYARAK TEK YANLI BİR TARİH ANLAYIŞINI EMPOZE ETMEK İSTİYORLAR”
Birinci Dünya Savaşı’nda milletimizin yaşadığı acıları yok sayarak, Çanakkale’de verilen 250 bin şehidi görmezden gelerek, tek yanlı bir tarih anlayışının empoze edilmeye çalışıldığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Daha önce de ifade ettim. Bizim utanacak, çekinecek, saklanacak hiçbir durumumuz yoktur. İşte arşivler burada. Osmanlı Arşivi şurada, Sabah orada konuşmam oldu. Biz Ermeni diasporasına sesleniyoruz, Ermenistan’a sesleniyoruz, tüm dünyaya sesleniyoruz; Eğer dürüstseniz, eğer kendinize güveniyorsanız, bizim şu anda arşivlerimizde tasnifi yapılmış olan bir milyon belge var. Çıkarın belgelerinizi, tarihçiler, hukukçular, arşivciler incelesinler, o zaman nihai karar verilir. Ama ortaya çıkamıyorlar, çünkü dürüst değiller.’ Arşivleriniz varsa açın’ diyoruz, açamıyorlar. Niye? Çünkü arşivleri yok. Beraberce bir komisyon oluşturalım, bilim adamları hep birlikte otursunlar, samimi bir şekilde, objektif olarak değerlendirmelerini yapsınlar, biz de artık bu meseleyi tamamen gündemimizden çıkaralım diyoruz yine yok. Avrupa ülkelerinin parlamentolarına, ABD Senatosuna, diğer ülkelerin meclislerine etki edilerek, farklı yollara tevessül ederek netice alınamayacağının artık görülmesi gerekiyor. Lobilerle bu iş yürümez, çünkü dik duran bir Türkiye var. Şayet samimiyseniz, sorunu çözmeye, ‘adil bir hafızaya’ ulaşmaya niyetiniz varsa, biz buradayız. Arşivlerimizle buradayız, tarihçilerimizle buradayız, özgüvenimizle buradayız. Aynı tavrın artık herkes tarafından da gösterilmesini bekliyoruz.”
“ÇANAKKALE; UHUVVETİN, BİRLİĞİN VE BERABERLİĞİN EN ÇARPICI ÖRNEKLERİNİN YAŞANDIĞI YERDİR”
Çanakkale Destanı’nı en iyi anlatan ifadelerden birinin, “Geldiler, gördüler ve döndüler” olduğunu, Çanakkale’nin, Merhum Mehmet Akif Ersoy’un, İstiklal Marşımızda, “Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda” sözünün tam manasıyla karşılık bulduğu topraklar olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çanakkale; uhuvvetin, muhabbetin, birliğin ve beraberliğin en çarpıcı örneklerinin yaşandığı yerdir. Çanakkale, Anadolu ve Trakya’yla birlikte, Kafkasya’dan Balkanlara, Orta Doğu’dan Kuzey Afrika’ya kadar çok geniş bir coğrafyadan gelen insanların omuz omuza mücadele verdiği yerdir” dedi.
“ÇANAKKALE, KADİM KARDEŞLİĞİMİZİ BİZE TEKRAR HATIRLATMIŞTIR”
Her ilimizden Çanakkale’de şehitlerimiz, gazilerimiz bulunduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Saraybosna’nın, Üsküp’ün, Prizren’in, Gümülcine’nin, Bakü’nün, Batum’un, Gazze’nin, Kudüs’ün, Beyrut’un, Halep’in de şehitleri var, Çanakkale’de. Halepli Ahmet’le Bosnalı Murat, Kırımlı Mehmet Faik Bey ile Gazzeli Abdulkadir, o mukaddes topraklarda, beraberce, koyun koyuna yatıyor. Onlar aynı amaç için Çanakkale’deydiler, aynı gaye için gözlerini kırpmadan can verdiler, aynı mezarı paylaştılar. Esasen biz, bin yıldır bu mücadeleyi veriyoruz, bin yıldır birlikte şehit oluyoruz. Çanakkale, bu kadim kardeşliğimizi bize tekrar hatırlatmış, bizi tekrar tek bir millet haline, yekvücut haline getirmiştir” diye konuştu.
“ÇANAKKALE, 200 YILDIR HOR GÖRÜLEN BİR MİLLETİN, ADETA KÜLLERİNDEN YENİDEN DOĞUŞUNUN ADIDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale’yi Çanakkale yapanın, bin yıllık bir hesabı görmek için dünyanın en ücra köşelerinden buralara gelenleri, Gelibolu’da, Seddülbahir’de, Kirte’de, Arıburnu’nda, Anafartalar’da karşılayan o asil ruh olduğunu belirterek şöyle söyledi, “Bu öyle bir ruhtur ki, çelik ve barut; inancın, imanın ve azmin karşısında diz çökmüştür. Bu ruh, “ya rabbi bize iki güzelden birisini nasip et” diyerek, ya şehit, ya gazi olmak için siperlere koşan yiğitlerin inancının adıdır. Bu ruhta, milletin ve vatanın bekası için daha 13’ünde, 15’inde cepheye yollanan kınalı kuzuların, Mehmetçiklerin masumluğu vardır. Bu ruhta, kendi öz oğlu önüne getirilmişken, kurtarılma ihtimali daha yüksek olan diğer yaralılarla ilgilenen Doktor Tarık Nusret’lerin fedakârlığı vardır. Bu ruhta, “Ya Allah” diyerek 215 kiloluk top mermisini kaldıran, Balıkesirli Seyit Onbaşı’nın kuvveti, imanı vardır. Bu ruhta “Sağ kolumu kaybettim. Zararı yok. Sol kolum var. Onunla da pekâlâ iş görebilirim” diyen Mehmet Çavuş’un aşkı vardır. Bu ruha sahip çıkmak, bugün hepimizin boynunun borcudur. Unutmayınız ki, Çanakkale Destanı, ‘hasta adam’ın diriliş cehdidir. 200 yıldır hor görülen, üzerinde türlü oyunlar oynanan bir milletin, adeta küllerinden yeniden doğuşunun adıdır. Türkiye, Çanakkale gibi, İstiklal Harbi gibi büyük mücadelelerin, büyük fedakârlıkların üzerine inşa edilmiş bir devlettir. Çanakkaleli şehitlerin torunları olarak, istiklalimizden, istikbalimizden ve özgürlüğümüzden hiç bir şekilde taviz vermeyiz ve vermeyeceğiz. Milletimizin imanı ve kardeşliği, şimdiye kadar nasıl Çanakkale ruhunun çiğnenmesine müsaade etmemişse, bundan sonra da asla müsaade etmeyecektir.”
“İnsan, tarihte, sadece geçmişini değil, geleceğini de arar” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişten gerekli dersler çıkarılmazsa, tarihin sürekli tekerrür edeceğini söyledi.
“BU ÜLKEDE ON YILLAR BOYUNCA BİZE İKİNCİ SINIF VATANDAŞ MUAMELESİ YAPILDI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu günlere kolay gelmediğine işaret ederek şunları söyledi: “On yıllar boyunca bize bu ülkede öteki muamelesi, ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapıldı. On yıllar boyunca biz, Üstat Necip Fazıl’ın ifadesiyle, ‘Öz yurdumuzda garip, öz yurdumuzda parya’ olduk. İmam-Hatip okullarının orta kısımlarını kapattılar. Okullarımıza, üniversitelerimize başörtülü olarak girmek için yavrularımızı ikna odalarına soktular. Eğer bu azim, bu inanç olmasaydı, bugünlere gelemezdik. Hamdolsun şu anda artık bunların hepsi aşıldı. Artık okullarımıza yavrularımız, başörtüleriyle de girebiliyorlar, istedikleri şekilde girebiliyorlar. Katsayıları kaldırıldı. Sizlerden bu ülkenin tarihini, kahramanlıklarını, mücadelelerini çok iyi öğrenmenizi istiyorum. Çanakkale’yi muhakkak ziyaret emesinizi istiyorum. Oradaki ruhu yaşamanızı istiyorum. Muhakkak oraya gidin görün, bol bol tefekkür edin. Sizlerden yakın tarihimizde çekilen çileleri, ödenen bedelleri, bugünlere ulaşmamamıza imkân sağlayan fedakârlıkları çok iyi idrak etmenizi bekliyorum. Çok uzun yıllar bu topraklar üzerinde, farklılığa, farklı olana tahammül edilmedi. Millî-manevi değerler ayaklar altına alındı, çiğnendi, yok sayıldı. Yüzlerce kitap, dini eser olduğu gerekçesiyle, eski harflerle yazıldığı gerekçesiyle, ki eskimez, ya da farklı düşünceler ihtiva ettiği gerekçesiyle yasaklandı. Sadece Kur’an-ı Kerim’ler, ilmihal kitapları, mevlit kitapları değil, elifbalar, Hazreti Ali Cengleri, gazete ve dergiler, sağcı-solcu yazarların kitapları toplatıldı. Bu ülkenin camileri tamamen keyfi nedenlerle kapatıldı, satıldı, başka amaçlar için kullanıldı.”
“İNSANLAR; MÜRTECİ, YOBAZ, TAKUNYALI, BAŞÖRTÜLÜ VE TAKKELİ DİYE TAHKİR EDİLDİ”
İnsanların, mürteci, yobaz, takunyalı, başörtülü, takkeli diye tahkir, takip edilip, fişlendiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, mütefekkirler, münevverler, talebe yetiştiren âlimlerin hapislere düştüğünü, eza çekip, zulüm gördüklerini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, millî şairimiz Mehmet Akif’in dahi, uzun yıllar irticacı yaftasıyla polis takibine maruz kaldığını, her hareketinin adım adım kaydedildiğini, sadece ülkemizde değil, sürgünde yaşadığı dönemde de bu takipten kurtulamadığını belirterek, “Çok acıdır, Mehmet Akif’in Mısır sürgününden İstanbul’a dönmesinin ardından orada bastırdığı Safahat’ın son cildi Gölgeler’in bu memlekete girişine izin verilmemiştir. O Akif ki, büyük yoksunluk içinde yaşadığı halde, 500 liralık para ödülünü, yoksul kadınlara ve çocuklara örme işleri öğreten Darü’l Mesai adlı hayır kurumuna bağışlayan yüce bir ruha sahiptir. Evet, İstiklal Harbinde aziz dostu Eşref Edip ile şehir şehir, kasaba kasaba dolaşıp, Anadolu’da bağımsızlık ateşini harlayan bir şaire, bu zulümler reva görülebilmiştir. Allah aşkına soruyorum: Dünyada, cenazesine devlet erkânın katılımı yasaklanan kaç tane milli şair vardır? Maalesef ülkemiz bu ayıbı da yaşadı” dedi.
Milletin oylarıyla iktidara getirdiği başbakanlar, bakanlar asılsız iddialarla, uydurma gazete haberleriyle, darbe mahkemelerinde yargılanıp, idam edildiğine de dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millet iradesinin güç kazandığı, Anadolu’nun, Trakya’nın sesini yükselttiği her dönemde, vesayet adına demokrasiye müdahale edildi” dedi.
“MİLLETİMİZİN DUASI VE SİZLERİN BASİRETİYLE, OYNANAN OYUNLARIN HEPSİ BOŞA ÇIKACAK”
Gençlere, bugün de aynı rüyayı görenlerin, millet iradesinden hazımsızlık duyanların olduğunu, umudunu kaosa, kargaşaya, kavgaya, ekonomik krize, terörün yeniden alevlenmesine bağlamış olanlar bulunduğunu unutamamaları çağrısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Tahkir edemeyince, bu sefer sokakları tahrik etmeye çalışıyorlar. Gezi olaylarında bunu denediler. Aynı oyunu, 17-25 Aralık darbe giriminde bu defa Paralel İhanet Çetesi’yle denediler. İşte 6-7 Ekim hadiselerinde terör örgütünün yandaşları aracığıyla, sözde siyasetçiler, eliyle sokakları ateşe vererek, masumları katlederek aynı çaba içine girdiler. Diyarbakır’da Yasin’i 5. kattan atmak suretiyle, üzerinden geçerek, nasıl şehit ettiklerini gördünüz. Bunlar, şu anda özgürlükten, demokrasiden bahsediyorlar. Ne demokrasisi, ne özgürlüğü? Sizin dünyanızda ne özgürlük var, ne demokrasi var. Sadece toplumu terörize etmek var, başka bir şey yok. Şimdi de başka yöntemlerle, üniversiteleri tahrik ederek bunu deniyor, başarmaya çalışıyorlar. Allah’a hamdolsun, bizim gençliğimiz Asım’ın nesli burada. Biriz, diriyiz, hep birlikte Türkiye’yiz, bunu unutmayın. Sizin şu duruşunuz, şu vakarınız işte o oyunları bozacaktır. Milletimizin duasıyla, sizlerin basiretiyle oynanan oyunların hepsi boşa çıktı. Bundan sonra da inşallah başaramayacaklar. Bu ülkenin insanlarını, bu ülkenin gençlerini bir birine kırdırmaya asla muvaffak olamayacaklar.”
“SİZLER, ÇANAKKALE’DE DESTAN YAZAN BİR MİLLETİN TORUNLARISINIZ”
Konuşmasında, “Korkaklar, tarih boyunca hiç bir zaman zafer anıtı dikememiştir. Tarih, zalimleri değil, kahramanları, cesurları hatırlar ve hayırla yâd eder” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere, “Sizler, çok büyük bir medeniyetin mensuplarısınız. Sizler, köklü bir kültürün, kadim bir tarihin mensuplarısınız. Sizler, Çanakkale’de destan yazan bir milletin torunlarısınız. Sizler, büyük bir devletin, güçlü bir devletin, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarısınız. Sizler, Orta Doğu sokaklarındaki, Afrika şehirlerindeki gençlerin ilham aldıkları, gıpta ettikleri bir ülkenin evlatlarısınız. Ezeli kardeşliğimizi ebediyen yaşatmak, biliniz ki sizlerin elindedir. Sizler, bu ülkenin umudu, bu ülkenin geleceğisiniz. Unutmayın, ‘yerinde sayanlar, yürüyenlerden daha fazla gürültü çıkarır.’ Bir anınızı, bir dakikanızı bile heba etmeden vaktinizi iyi değerlendirmelisiniz. Kendinizi ilim ve irfanla donatarak geleceğe çok iyi hazırlamalısınız. Okuyan, araştıran, düşünen ve neticelendiren bir gençlik olmalısınız” diye seslendi.
Konuşmasında Mehmet Akif’in, “Âtiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak… Alçak Bir Ölüm Varsa, Emînim, Budur Ancak… Yeis Öyle Bir Bataktır ki; Düşersen Boğulursun. Ümîde Sarıl Sımsıkı, Seyret Ne Olursun! Azmiyle, Ümidiyle Yaşar Hep Yaşayanlar; Meyus Olanın Ruhunu, Vicdanın Bağlar. Sahipsiz Olan Memleketin Batması Haktır; Sen Sahip Olursan, Bu Vatan Batmayacaktır” dizelerine yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kim var?”, denildiğinde sağına soluna bakmadan “Ben varım!” diyen bir gençlik olmaları çağırısında bulundu ve onca musibete ve ihanete rağmen, aziz vatanın, ‘şehitlerin bereketiyle’ halen dimdik ayakta durduğunu vurguladı.
“OMUZLARINIZDAKİ BU TARİHÎ MİRASA CANINIZ PAHASINA SAHİP ÇIKACAĞINIZA YÜREKTEN İNANIYORUM”
Çanakkale ruhuna da, 23 Nisan ruhuna da sımsıkı sahip çıkacak olanların bu ülkenin gençleri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle tamamladı: “Siz onların emanetine hakkıyla sahip çıktığınız müddetçe, şehitlerimiz kabirlerinde huzur içinde uyuyacaklar. Ben bu noktada hepinize güveniyorum. Omuzlarınızdaki bu tarihî mirasa canınız pahasına sahip çıkacağınıza yürekten inanıyorum. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken bir kez daha Birlik Vakfı’na, Genç Birliğe bu güzel yarışmayı ve bu güzel toplantıyı tertip ettikleri için teşekkür ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından yarışmada dereceye girenlere ödüllerini verdi.