15 Temmuz

 

10 Soruda FETÖ

 

 

 

“Bölgemizde ve Dünyada Yaşanan Dönüşümün Sancılarını Çekenler Türkiye’yi Takip Ediyor ve Rehber Olarak Görüyor”

15.03.2015
“Bölgemizde ve Dünyada Yaşanan Dönüşümün Sancılarını Çekenler Türkiye’yi Takip Ediyor ve Rehber Olarak Görüyor”

Balıkesir’de toplu açılış törenine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada büyük dönüşümlerin ve savrulmaların yaşandığını belirterek, “Bu savrulmaların içine istikametimizi şaşırırsak kaybeden sadece biz olmayız. Türkiye, hiçbir zaman sadece 780 bin kilometrekare vatan toprağından ibaret bir yer olmadı. Balkanlar’dan çekilmiş, Kafkasya’dan uzaklaşmış olabiliriz, Orta Doğu ile aramıza sınırlar girmiş olabilir, ama tüm bu coğrafyalardaki kardeşlerimizle gönül ve akrabalık bağımız sürüyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Balıkesir’de toplu açılış törenine katıldı.


Kuva-i Milliye Meydanı’ndaki toplu açılış töreninde yaptığı konuşmaya, bugün YGS’ye giren tüm gençlere başarı dileyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamu ve özel sektöre ait 38 hizmetin toplu açılışını gerçekleştirdiklerini belirtti. Açılışı yapılan eserleri sıralayarak, 2 milyar 645 milyon bedelli yatırımların hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, eserlerin yapımında emeği geçenleri kutladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandaki gençlere “Unutmayın, sizin bu enerjiniz, bize daha farklı enerji veriyor. Çünkü siz Asım'ın neslisiniz, siz fetih neslisiniz. Çünkü siz, 'kim var' dendiğinde, sağına soluna bakmadan 'ben varım' diyen bir nesilsiniz” diye seslendi. Fatih Sultan Mehmet'in “Hüner bir şehir bünyad etmektir, reaya kalbin abad etmektir” sözünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu şehre hizmet ederek sizlerin kalbini kazanan herkesten Allah razı olsun. Bu hizmetler, yatırımlar, bu eserler inşallah artarak devam etsin” dedi.

“ÇANAKKALE ZAFERİ’NİN ŞEREFİ TÜM MİLLETİMİZİNDİR; AMA ŞEHİTLERİNİN ÇOKLUĞU İTİBARIYLA BALIKESİR’İN YERİ BAŞKADIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünkü temasları hakkında bilgi aktararak, Çanakkale'den Balıkesir'e selam getirdiğini söyledi. Çanakkale Şehitliği'ni ziyaret ettiğini kaydeden Erdoğan, “Çünkü bu diyar, sıradan bir diyar değil. Savaştepe nerede? Burada. 'Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda / Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüdâ / Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda'. Biz buyuz, bu nesil bu. Onun için 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferimizin 100'üncü yıl dönümünü bir kez de buradan Balıkesir'den kutluyorum” diye konuştu. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 18 Mart'ta Çanakkale'de olacağını, 24 Nisan'da dünya liderlerinin Çanakkale'ye geleceğini, 30'u aşkın devlet başkanı, başbakan ve bakan ile bir arada olacaklarını bildiren Erdoğan, şunları söyledi: “24 Nisan'da Çanakkale'de toplanacağız, oradan şehitlerimizi hayırla yâd edeceğiz. Yeni Zelanda'dan Avustralya'dan inşallah başbakanlar buraya gelecek. İnşallah Pakistan, Azerbaycan, buralardan devlet başkanları bizimle beraber olacaklar. Milletçe bir araya geleceğiz. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Balıkesir, Çanakkale'de en çok şehit veren illerimizdendir. Bursa'nın hemen arkasından Balıkesir ikinci sırada yer alıyor. Bu zaferin şerefi, elbette tüm milletimizindir, ama şehitlerinin çokluğu itibarıyla Balıkesir'in yeri bir başkadır. Bu vesileyle Anadolu'nun kapılarını milletimize açan Sultan Alparslan'dan, Anadolu'yu ebedi vatanımız olarak mühürleyen Çanakkale Savaşları'nın kahramanlarına kadar, vatanın istiklali, milletin istikbali için şehitlik mertebesine erişen, gazilik şerefine nail olan tüm kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyor, hepsini minnetle, hürmetle, rahmetle yâd ediyorum.”

“CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYI MİLLETİN EVİDİR”

Gençlerin tezahüratları üzerine, inşaatlar bitince Balıkesirli gençleri Cumhurbaşkanlığında ağırlamaktan memnuniyet duyacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü orası cumhurun, orası milletin evi. Bunu anlamayanlar çıkabilir, hiç umursamayın. Anlayan anlıyor, bilen biliyor. Biz yolumuza devam edeceğiz” dedi. Alandakilerin “Vur vur inlesin, Pensilvanya dinlesin” sloganları atması üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sevgili gençler, hiç gerek yok. Gözü vardır göremez, kulağı vardır duyamaz, dili vardır söyleyemez. Kalpler mühürlüdür. Onun için hiç bunları kafaya takmaya gerek yok ama biz çok çalışacağız” dedi.

“BİN YILLIK HESABIN YENİDEN GÖRÜLDÜĞÜ ÇANAKKALE’DEN ALNIMIZIN AKIYLA ÇIKTIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları söyledi: “Çanakkale Savaşı, bizim için savaşlardan bir savaş değildir. Çanakkale, bin yıllık hesabın yeniden görüldüğü bir savaştır. Hamdolsun, bu hesaplaşmadan alnımızın akıyla çıktık. Çanakkale'de ikinci bir Balkan faciası yaşamış olsaydık, inanın bugün çok farklı bir yerde olurduk. Gaybı elbette Allah bilir ama şundan eminiz; Çanakkale'de dökülen her bir damla kan boşa gitmemiştir. 2020'de Meclisimizin açılışının, 2023'te Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100'üncü yılına hazırlanıyorsak, bu bugün Çanakkale Zaferimizin 100'üncü yıl dönümünü kutlayabildiğimiz içindir. Çanakkale Savaşı bir mucizeler savaşıdır. Bu savaşta insan aklını, havsalasını, mantığını zorlayan o kadar çok şey yaşanmıştır ki düşmanlarımız dahi bu işe şaşmış kalmıştır. Mesela Balıkesirli Seyit Onbaşı'nın hikâyesi; Seyit Onbaşı, bugün haltercilerin sadece yerinden kaldırmakla dahi büyük başarı elde ettiği ağırlığın çok daha fazlasına sahip top mermisini onlarca metre yürüyerek, merdiven çıkarak topa yerleştirmiştir. Tek bir top mermisiyle dönemin en büyük, en modern savaş araçları olan zırhlı gemileri devre dışı bırakan topçularımızdan, kendilerinden 50 kat fazla düşmanı durduran neferlerimize kadar, sayısız kahramanlık destanı bu savaşta yazıldı. Bir avuç mayınla koskoca filoları darmadağın eden gemicilerimizden, düşmanının yarasını kendisininkinden önce saran şefkat dolu yüreğe sahip kınalı kuzularımıza kadar ibretlik pek çok hadise bu savaşta yaşandı. Ne büyük milletiz, bu dedelerimiz bizim ne büyük millet. Orada, kendi yarasını, acısını bırakıyor, gömleğini yırtarak düşmanının yarasını sarıyor. Millete bak. 'Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz / Gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz'. Biz böyle bir milletiz.”

“ÇANAKKALE AYNI ZAMANDA BİR İNSANLIK, AHLAK VE VİCDAN DERSİDİR”

Türk milletinin kabile, göçmen olmadığını, bu milletin bilincinin çok farklı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün dünyada yaşanan çatışmalarda, savaşlarda insanlık ve vicdan adına eksik olan ne varsa, hepsine Çanakkale Savaşı'nda şahit olunduğunu belirtti. Çanakkale'nin aynı zamanda bir insanlık, ahlak ve vicdan dersi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çanakkale, bugün için dahi bize pek çok ibretler sunan, yol gösteren, ışık tutan bir zirvedir” dedi.

“ALLAH BİZİ, ÇANAKKALE’DEKİ O İNANÇTAN, RUHTAN VE İRADEDEN AYRI KOYMASIN”

Çanakkale Zaferi'nin 100'üncü yılı vesilesiyle, tüm kurum, araştırmacı, bilim adamı, edebiyatçı, sinemacı ve belgeselcilerin, ilgili herkesin Çanakkale'yi tüm yönleriyle millete ve dünyaya tanıtmasını özellikle arzu ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle muhteşem bir mücadelenin tarih kitaplarının iki kapağı arasına mahkûm edilemeyeceğini belirterek, “Allah orada bulunan, ülkesinin ve milletinin mukadderatı için ölüme dahi tereddütsüz yürüyen tüm kahramanlarımızdan razı olsun. Dualarımız, âminlerimiz onların üzerine olsun. Allah bu milleti bir daha o imtihandan geçirmesin. Ama aynı zamanda Çanakkale'deki o inançtan, o ruhtan, o iradeden de ayrı koymasın” diye konuştu.

“TÜRKİYE HİÇBİR ZAMAN SADECE 780 BİN KİLOMETREKARE VATAN TOPRAĞINDAN İBARET BİR YER OLMADI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, günümüz dünyasının siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel, ahlaki her bakımdan büyük savrulmaların yaşandığı bir dönemden geçtiğini belirterek, “Biz de bu savrulmaların içine yuvarlanıp, istikametimizi şaşırırsak inanın kaybeden sadece kendimiz olmayız. Türkiye hiçbir zaman sadece 780 bin kilometrekare vatan toprağından ibaret bir yer olmadı. Bugün de sorumluluğumuz, sadece kendi sınırlarımızdan ibaret değil. Balkanlar’dan çekilmiş olabiliriz ama oradaki kardeşlerimizle gönül bağımızla, akrabalık bağımızda güçlü şekilde devam ediyor. Kafkasya’dan uzaklaşmış olabiliriz. Orta Doğu ile aramıza sınırlar girmiş olabilir. Aynı şekilde oradaki kardeşlerimizle de gönül bağımız, akrabalık ilişkilerimiz sürüyor. Afrika bizim için asla Kaf Dağı'nın arkasındaki meçhul bir yer olmadı” dedi.

TÜRKİYE’NİN TARİHÎ VE KÜLTÜREL HİNTERLANDI

Etiyopya, Cibuti, Somali'ye yaptığı ziyaretleri hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Niye? Çünkü oralara gitmek zorundayız da onun için. Oralarda ecdadımız Osmanlı'nın gittiği yerleri bizlere gösterdiler ve arkadaşlarımı oralara gönderdim. Şimdi biz oradaki yıkılmış eserleri yeniden ayağa kaldırıyoruz. Niye? Dedemizin bıraktığı mirasa sahip çıkmak için. Orta Asya bizim için asla atalarımızın bin yıl önce geldikleri meçhul topraklar anlamına gelmedi” dedi. Pakistan, Hindistan, Güney Asya ve Moğalistan'ın kesinlikle yabancı yerler olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karakurum'a giden biz olduk. Orhun Anıtları'na giden biz olduk. Oralardaki müzeleri ihya eden biz olduk. Milli değerlerse, bu milli değerlere sahip çıkan biz olduk. Bu işler lafla yapılmaz, uygulamayla yapılır. Bu uygulamaları ortaya koyan biz olduk. Mısır'da, Esma yavrularımıza sahip çıkan biz olduk. Onların o ruh dünyasına, o gönül dünyasını sahiplenenler biz olduk. Çünkü 'Rabia' sadece bir Esma kızın şehadeti değildi, o bir izdi ve o izi sürmek önemliydi” dedi.

“TÜM DÜNYAYI BİR ÜLKENİN İKİ DUDAĞI ARASINA TERK ETMEK HAKSIZLIKTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya beşten büyüktür” demesinin bir anlamı olduğunu ifade ederek, “Bunu biz dillendirdik. Zira tüm dünyayı, bir ülkenin iki dudağı arasına terk edecek kadar, haktan, hakikatten, adaletten, özgürlükten uzak olmak, dünya halklarına haksızlıktı. Bunu dillendirmemiz gerekiyordu, bunu biz dillendirdik” ifadelerini kullandı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda, uluslararası toplantılarda, ikili görüşmelerde de bunu dillendirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık dünyanın şartlarının güncellendiğini, güncelleneceğini ve 196 ülkenin mukadderatını içindeki beş ülkenin belirleyemeyeceğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu adalet midir? Bu hak mıdır? Bu hakikat midir? Bu demokrasi midir? Böyle bir şey olamaz. Öyleyse gereğinin yerine gelmesi lazım. İşte biz bu coğrafyaların hepsiyle de gönül bağımızı, kardeşlik bağımızı, ortak medeniyet tasavvurumuzu sürdürüyoruz, sürdürmeye de devam edeceğiz” dedi.

“DÜNYADAKİ DÖNÜŞÜMÜN SANCILARINI YAŞAYANLAR TÜRKİYE’Yİ İZLİYOR”

Tüm bu bölgelerde, dünyanın yaşamış olduğu o büyük dönüşümün sancıları içinde kıvrananların Türkiye'yi izlediğini, takip ettiğini, rehber olarak gördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz nereye yönelirsek, onlar da aynı tarafa yöneliyor, yönelmek istiyorlar. Bu büyük medeniyetin günümüzdeki temsilcisi, varisi olarak gördükleri Türkiye'nin kendilerini içinde bulunduğu belirsizlikten kurtaracağına inanıyorlar. Böyle bir mücadele şu anda sürüp gidiyor. Ne kendi evlatlarımızı, ne de bu insanları hayal kırıklığına uğratamayız. Böyle bir vebali asla üstlenemeyiz. Bölgemizde yaşanan müessif olaylar, dünyanın kalanı nezdinde tüm Müslümanları töhmet altında bırakan, tüm Müslümanları terörist olarak gösteren kötü bir dönemin kapılarını aralıyor. Batı nezdinde Müslüman zannetmeyin ki Afrika çöllerinde devesini güden gariptir. Batı nezdinde Müslüman evvela biziz, bu topraklardır, bu ülkedir. Dolayısıyla Müslümanlara yönelik her hareketin, her tepkinin ilk hedefi de biz oluyoruz” diye konuştu.

“BİZİM MEDENİYETİMİZİN OLDUĞU YERDE DAİŞ DE BOKO HARAM DA OLAMAZ”

Avrupa'da neler yaşandığını, Türkiye'nin hangi derneklerinin, vakıflarının, camilerinin, kültür merkezlerinin saldırıya uğradığını gayet iyi bildiklerini, hepsini izlediklerini, takip ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Müslümanlarla teröristleri özdeşleştirme çabası bir proje olabilir, bu bilinçte olarak alt yapısı hazırlanmış bir süreç olabilir. Birileri yaşananları istismar etmek, kendi emelleri için kullanmak istiyor olabilir. Bize düşen buna karşı kendi medeniyetimizin o tüm insanlığı kucaklayan değerleriyle mukabele etmektir. Eskiler güzel bir ifade kullanıyordu, neydi o, 'Kem aletle kemalat olmaz.' Yani kötü vasıtalarla, yanlış araçlarla doğru sonuçlar elde edilemez. Müslümanı terörist, İslam dünyasını terörün, cinayetlerin, kavgaların kaynağı olarak göstermeye çalışanlara karşı kendi değerlerimizle mücadele edeceğiz. Onlar Müslümanları öldürebilir, biz daima Müslümanların yanında, masumların yanında, mağdurların yanında olacağız. Onlar milyarlarca insanın mağduriyeti pahasına kendilerine bir refah düzeni kurabilir. Biz mağdurun yanında yer alacağız. Onlar çıkarları için tüm dünyayı ateşe atmayı göze alabilir. Biz hakkın, adaletin, şefkatin, merhametin yanında yer alacağız. Çünkü bizim inancımız, bizim medeniyetimizin, bizim tarihimiz, bizim kültürümüz bunu emrediyor. Ne diyor Hazreti Peygamber, 'Müslüman, dilinden ve elinden insanların selametli olduğu kişidir. Mümin ise insanların canları ve malları konusunda emin oldukları kişidir.” Hiçbir Müslümanın, hiçbir müminin masumlara kötü söz söyleyemeyeceğini, masumlara el kaldıramayacağını, kurşun sıkamayacağını, bomba atamayacağını, vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim medeniyetimizin olduğu hiçbir yerde DAİŞ olamaz, Boko Haram olamaz, aynı şekilde bizim medeniyetimizin olduğu hiçbir yerde ırkçılık da olamaz, soykırım da olamaz, mezhepçilik de olamaz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İslam dünyası, mezhepçilik fitnesinin siyasi bölünmüşlüğün, sosyal çalkantıların sancısı içinde kıvranıyorsa dönüp önce kendimizi sorgulayacağız” dedi.

“BİZ 80 MİLYONUN TAMAMINI ALLAH İÇİN SEVİYORUZ”

“Alevilik, Sünnilik neymiş bu. Var mı böyle bir şey?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Olmadığı halde bunu varmış gibi göstermek, bunu varmış gibi pompalamak, bu ülkeyi bölmekten başka bir şey değil” değerlendirmesinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kürtçülük... Kardeşlerim bu ülkede hiçbir zaman, bizim 'Kürt' diye bir sorunumuz olmadı ama kasıtlı olarak bu gündemde tutuluyor. 2005'te Diyarbakır'da yaptığım konuşmayla biz bu işi bitirdik. Benim Kürt vatandaşımın sorunu olabilir. Türk vatandaşımın ne kadar sorunu varsa onun da o kadar sorunu var. Abhaz'ın, Laz'ın, Çerkez'in, Boşnak'ın, Arnavut'un, Roman'ın onların da sorunu var. 36 ayrı etnik yapının hepsinin kendine göre sorunları var. Varsa Kürt sorunu, yoksa Kürt sorunu. Türkiye'yi şurada yıllardır bununla meşgul ediyorlar ve bunun sebebiyle 40 bin insan öldürüldü bu ülkede. Bölücü terör örgütüyle ülkemizin Güneydoğu bölgesi ne hale getirildi görüyorsunuz. Biz havalimanı yapacağız, yaptırmıyorlar. Hani sen Kürdü seviyordun? Hani Kürdün temsilcisiydin? Yalan... Iğdır'ı yaptık havalimanını gittim açtım. Kars havalimanını yaptık, Ağrı havalimanını yaptık, hep burada benim Kürt kardeşlerim yaşıyor. Bunlar mı yaptı bunları? Biz yaptık. Yollarını yaptık. Hakkari Havalimanı'nı yapacağız, yaptırmadılar, ama gene yapacağız, onlara rağmen yapacağız, bölücü terör örgütüne rağmen yapacağız, istemeseler de yapacağız. Çünkü bu 780 bin kilometre kare vatan topraklarında biz, ne gerekiyorsa bunu yapacağız. Batı'da ne varsa, Güneydoğu'da da o olacak, Doğu'da da o olacak, Kuzey'de de Güney'de de her yerde bu olacak. Biz Kürt'ü Türk'ten ayırmadık, Türk'ü de Kürt'ten ayırmadık. Çünkü biz yaratılanı yaratandan ötürü sevdik. Biz red politikalarını yıktık, inkar politikalarını yıktık, asimilasyon politikalarını yıktık, onları ayaklarımızın altına aldık. Biz buyuz. Biz 80 milyonun tamamını Allah için sevdik. Ama bunlar iki de bir ortaya çıktılar, Kürt sorunu da Kürt sorunu... Bırakın bu işleri. Bu milleti aldatmayın. Bizim böyle bir sorunumuz yok. Bize, siyasi Kürtçülük yapmayın. Eğer siyaset yapacaksanız, çıkın yapın. Olayın aslı bu, çıkın yapın. Evlatları dağlara kaçırıp Diyarbakır'ın göbeğinde anneleri ağlatmayın. Bu ülkede nice anneler ağladı. Bu yüzden nice anneler ağladı. Buna hakkınız yok. Balıkesir'de anneler ağladı, Bursa'da anneler ağladı, sadece Çanakkale'nin kurtuluşunda değil, şimdi bile askere gittiğinde nice Mehmetler maalesef oralarda şehit oldu. Bunları yaşadık. Bunları yaşamak istemiyoruz. Onun için bir olmaya hep birlikte gayret edeceğiz” diye konuştu.

“Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Şu bayraklar var ya işte mesele bu. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Bu yolda böyle yürüdük, böyle yürüyeceğiz. Kaybettiğimiz her an her gün, iyilik karşısında kötülüğün, masum karşısında zalimin fersah fersah mesafe kat edişini izlemek durumunda kalırız. Onun için çok çalışacağız.”

“YENİ ANAYASA İLE BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇİLSİN Kİ HIZLI MESAFE ALALIM”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama bütün bunlarla beraber bir şeye daha ihtiyacımız var. Nedir o? Başkanlık sistemine hazır mıyız? İşte bütün bunlar için yapılacak olan çalışma, 400 vekil...400 milletvekiline hazır mısınız? Bunun için çok çalışmak lazım, kapı kapı, ilçe ilçe dolaşmak lazım ki 400 vekille beraber yeni Türkiye'nin temelleri atılsın, yeni Anayasa hazırlansın ve yeni Anayasayla da inşallah başkanlık sistemine geçilsin. Geçilsin ki hızla mesafe alalım. Artık bizim çok farklı bir hızla yürümemiz lazım” ifadesini kullandı.

“ZULMÜ ŞEFKATLE, KÖTÜLÜĞÜ İYİLİKLE, ŞİDDETİ MERHAMETLE YENECEĞİZ”

Ziya Paşa'nın “Dolaştım mülki İslam’ı bütün viraneler gördüm” sözlerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bugün Ziya Paşa, aynı yerleri dolaşsa herhalde 'Dolaştım mülki İslam’ı bütün akan kanlar gördüm, ağlayan çocuklar, kadınlar, yaşlılar gördüm' derdi. 'Tabiat boşluk kabul etmez' diye bir söz var. Bizim medeniyetimizin, değerlerimizin boş bıraktığı bir yer, başkalarının hoyrat, zalim, ayrıştırıcı, gönül yıkıcı, kan dökücü elleriyle dolduruluyor. Buna karşı biz medeniyetimizi yeniden ayağa kaldıracağız. Zulmü, şefkatle kötülüğü iyilikle, şiddeti merhametle yeneceğiz. Bizim medeniyetimizde, kalemin kılıçtan üstün olduğunu asla unutmayacağız. Kendimizi, ailemizi, çocuklarımızı en iyi şekilde, en donanımlı şekilde yetiştireceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, değişen dünyada Türkiye'nin yerinde kalmasının düşünülemeyeceğine işaret ederek, eski Türkiye'nin tüm alışkanlıklarıyla, tüm eksikleriyle tüm yanlışlarıyla artık geride kaldığını belirtti. Konuşmasında, “Şimdi yeni Türkiye'yi inşa etme zamanı” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 80 yılda yapılanları 12 yılda 3'e katladıklarını, ama hala 1960 ve 1980 darbesinin ruhunu biçimlendirdiği, kurumlarını oluşturduğu bir sistemle yola devam etmeye çalıştıklarını vurguladı.

“BAŞKANLIK SİSTEMİNDE DENETİM MEKANİZMALARI, MEVCUT PARLAMENTER SİSTEMDEN BİLE DAHA GÜÇLÜDÜR”

Türkiye'nin hızlı karar almaya, bunları hızla uygulamaya ihtiyacının bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Şu anki durumumuz neye benziyor biliyor musunuz? Bilgisayar çağında hala kâğıt kalemle 10 haneli, 20 haneli rakamları çarpmaya, bölmeye, toplamaya çalışıyoruz. Elbette sonunda, iyi kötü işlemi bitiriyoruz ama bu arada atı alan da Üsküdar'ı geçiyor. 1940 model arabayla 2015 model arabaların yarışındayız. Evet arabamızın antika değeri var ama yarışta bize tur üstüne tur bindiriyorlar. Ben diyorum ki gelin bu yorgun sistemi değiştirelim. Yeni Türkiye yolunda kendimize önce yeni bir anayasa hazırlayalım. Bu milletimizin tüm ihtiyaçlarını, taleplerini, beklentilerini karşılayan gelecek hedeflerimize uygun bir Anayasa olsun. Bu Anayasa ile birlikte de başkanlık sistemine geçelim. Başkanlık sistemi deyince tabii birilerinin tüyleri diken diken oluyor. Bugün dünyada en geçerli sistem hangisinin diye baktığımızda hep bunu görüyoruz. Üstelik bu sistem, bizim yönetim geleneğimizin de yabancısı değil. Sanmayın ki başkanlık sistemi, tüm gücü, tüm kontrolü, tüm sistemi başkanın emrine veriyor. İste Amerika'da Sayın Obama, hala Sağlık Reformu'nu yapamadı. Niye? Kongre sebebiyle. Başkanlık sisteminde denetim mekanizmaları, mevcut parlamenter sistemden bile daha güçlüdür. Bir defa Meclis çok güçlü. Aynı şekilde yasal denetim çok güçlü. Hepsinden önemlisi milletin denetimi çok güçlü. Nasıl mı? Her seçim döneminde başkan gidecek, millete hesap verecek. Üstelik partim şöyle yaptıydı, bakanlarımla böyle ettiydi gibi bahaneleri de olmayacak. Çünkü başkan, milletin karşısına kendi programıyla kendi taahhütleriyle çıkacak, ona göre destek isteyecek. Göreve geldiğinde de bakanlarını, bürokratlarını istediği gibi parlamento içinden değil, parlamento dışından atayacak, sonra da dönecek millete hesabını verecek.”

“MUHALEFET BAŞKANLIK SİSTEMİNİ İSTEMİYOR; ÇÜNKÜ İŞİN UCUNDA PROJE ÜRETMEK VE ÇALIŞMAK VAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradaki asıl mesele ne biliyor musunuz? Muhalefet yeni Anayasayı, başkanlık sistemini niye istemiyor biliyor musunuz?” sorusunu yönelterek, “Çünkü işin ucunda milletin karşısına çıkıp ülkenin geleceğine ilişkin projelerinizi anlatma, sonunda da yine çıkıp hesap verme var. Bizdeki muhalefetin en çok korktuğu şey bunlar. Projeymiş, çalışmaymış, hesap vermeymiş, bunlar bizim muhalefeti bozar. Onlar oturdukları yerden Cumhurbaşkanı’na, Hükümete hakaret etmekten, iftira etmekten başka bir şey bilmezler” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışan, koşan, terleyen bir cumhurbaşkanı olacağını ifade ettiğini dile getirerek, “Bundan bile rahatsız oldular. Kendileri gibi bir Cumhurbaşkanı istiyorlar. Avara kasnak gibi sürekli dönüyor gözüken ama aslında hiçbir işe yaramayan sadece görüntüden ibaret bir siyaset anlayışıyla Türkiye bir yere gidemez” diye konuştu.

“YENİ ANAYASAYI YAPIP BAŞKANLIK SİSTEMİNİ HAYATA GEÇİRECEK MECLİSİ BU SEÇİMLERDE OLUŞTURMALIYIZ”

Kuva-i Milliye meydanından tüm Türkiye'ye seslendiğini ifade eden Erdoğan, “7 Haziran seçimleri ülkemiz için büyük bir fırsat gelin bu fırsatı iyi değerlendirelim. Bir sonraki seçimler 4 yıl sonra, bu 4 yıl yeni Türkiye vizyonumuz için çok önemli. Yeni Anayasayı yapacak, başkanlık sistemini hayata geçirecek bir Meclisi bu seçimlerde oluşturmalıyız. Ben Türkiye'nin doğrudan milletin oylarıyla göreve gelen ilk Cumhurbaşkanını seçen milletimin başkanını da seçme iradesini göstereceğine inanıyorum” ifadesini kullandı.

Alandaki gençlerin, “Usta bizi saraya götür” tezahüratları üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kongre merkezimiz bitsin. Siz gelince sizi boş çeviremem, yemek de ikram etmem lazım. Kongre merkeziyle beraber çok amaçlı salonlarımız bittiği anda hemen davet gelecek” diye konuştu.

Tüm Haberler