15 Temmuz

 

10 Soruda FETÖ

 

 

 

“Geleceğin Türkiye’sine Mevcut Sistemle Ulaşamayız”

15.03.2015
“Geleceğin Türkiye’sine Mevcut Sistemle Ulaşamayız”

Balıkesir Ekonomi Ödülleri 2015 Töreni ve STK temsilcileri ile kahvaltıya katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni bir silkinişle Türkiye; önümüzdeki dönemin parlayan yıldızı olacaktır. 2023 hedeflerimiz bunun altyapısını oluşturuyor. Bizim mağlup olmayı içine sindiremeyen bir karakterimiz, dünyayı içine sığdıracak kadar da geniş bir kalbimiz var. Bu kimliği açığa çıkardığımızda yeni Türkiye’yi kısa sürede inşa edebiliriz. Buna sadece bizim değil, tüm dünyadaki mazlumların ihtiyacı var” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Balıkesir Ekonomi Ödülleri 2015 Töreni ve STK temsilcileri ile kahvaltıya katıldı.

Törende ekonomi ödüllerini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, Balıkesir’in ekonomisini güçlendirmek ve yapılan olumlu çalışmaları özendirmek için töreni düzenleyen Balıkesir Sanayi ve Ticaret Odası’nı, Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü’nü ve Vergi Dairesi Müdürlüğü’nü tebrik ettiğini söyledi.


Balıkesir Ekonomi Ödüllerini alan firmaları da kutlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendilerinin bundan sonra da, hem Balıkesir, hem Türkiye ekonomisine çok daha büyük katkılar sunacaklarına inanıyorum. Kendilerinin bundan sonra da, hem Balıkesir, hem Türkiye ekonomisine çok daha büyük katkılar sunacaklarına inanıyorum. İnşallah kurumlarımızın, girişimcilerimizin, firmalarımızın gayretleri, emekleri karşılığını bulur ve Balıkesir’imiz çok daha büyük, çok daha önemli yatırımlara ev sahipliği yapar” dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisine gösterdikleri teveccüh için Balıkesir’e şükranlarını sunduğunu dile getirdi.

“BALIKESİR, SANAYİDEN TİCARETE, TURİZMDEN KÜLTÜRE KADAR BİRÇOK ALANDA ÜLKE EKONOMİSİNE KATKI YAPIYOR”

Balıkesir’in sanayiden ticarete, turizmden kültüre kadar birçok alanda ülke ekonomisine ciddi katkılar yapan bir şehir olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başbakan olarak defalarca geldiğim Balıkesir’e, bu sefer Cumhurbaşkanı sıfatıyla gelmekten; başlattığımız ve sonuçlandırdığımız projeleri hizmete almaktan son derece mutlu olduğumu belirtmek istiyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce, koşan, terleyen, çalışan ve çalıştıran bir Cumhurbaşkanı olacağımı her fırsatta söylemiş, milletime bunu taahhüt etmiştim. İşte dün Çanakkale’de bugün Balıkesir’de milletimle, toplumun her kesimiyle; sanayici, iş adamı, sivil toplum temsilcisi kardeşlerimle buluşuyoruz. Daha önce de Gaziantep’te, Malatya’da, Elazığ’da; ondan önce Bursa’da, Kırşehir’de ve daha birçok şehrimizde aynı şekilde milletimizle buluştuk, hasret giderdik. Önümüzdeki hafta da, Salı günü Kars’ta, Cumartesi günü Denizli’de olacağız inşallah. Bu arada, Cumhurbaşkanlığı Külliyemizde muhtarlarımızla, esnaflarımızla, toplumumuzun her kesiminden temsilcilerle buluşmalarımız da devam ediyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında yeni Türkiye yolunda, milletle birlikte yürümeyi sürdürdüklerini belirterek, bu yürüyüşte, Balıkesir’in, her zaman olduğu gibi yanında yer alacağından şüphesi olmadığını belirtti.

“SON 10 YILDA TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİ DÜNYA MÜSLÜMANLARINA ÖZGÜVEN KATTI”

2015 yılının, milletimizin, yurdumuzun tarihi açısından çok önemli bir yıl olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Çanakkale’de 100 yıl önce tarih adeta yeniden yazıldı. Çanakkale’de sadece bir milletin değil, bir ümmetin, İslam âleminin kaderi belli oldu. Çanakkale, Malazgirt gibi, İstanbul’un Fethi gibi kıymetli, aynı derecede büyük sonuçlar doğurdu. Bizim bu şanlı zaferimiz, işgal altındaki milletlere özgüven kazandırdı, bağımsızlık mücadeleleri için onlara moral verdi, umut aşıladı. Bunu asla basite almayın, son dönemlerde 10 yıl içerisinde Türkiye’nin ekonomideki bire üç, bire dört, bire beş katlaması bile dünya Müslümanlarını ciddi manada özgüven sahibi yaptı, gittiğimiz her yerde bunu görüyoruz ve onlara moral veriyor, onlara umut veriyor. Aynı şekilde Çanakkale Zaferi'nin etkilerini, açık söylüyorum, bugün hala görüyoruz, yaşıyoruz. Onun için yıllarca bu millete tarihini unutturmak istediler, bizi biz yapan değerleri silmek, yok etmek istediler. Milletimize umutsuzluk, karamsarlık aşılamak için yıllarca ‘bizden adam olmaz’ dediler. Bir şey üretmemize, bir alanda yoğunlaşmamıza hiçbir zaman müsaade etmediler. Sadece tüketen olmamızı istediler, sadece pazar olmamızı istediler. 'Üretelim, biz başka pazarlar bulalım', asla buna yol vermediler. Sadece takdir eden olmamızı istediler, bunun için çalıştılar.”

2015 yılında olmamıza rağmen hala kendi arabamızı, kendi savaş uçaklarımızı, kendi yolcu uçaklarımızı üretemiyor olmamızın sıkıntılarıyla mücadele edildiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu meselelerin hepsinin de birer birer üstesinden geleceklerini söyledi.

“ÜLKEMİZ, YENİ BİR SİLKİNİŞLE ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMİN PARLAYAN YILDIZI OLACAKTIR”

Konuşmasında, 2023’ten sonraki Türkiye’nin, tıpkı 2002’den sonraki Türkiye gibi, bambaşka bir Türkiye olacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Biz, millet olarak bir silkindik mi, bir kendimize geldik mi, evelallah üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir zorluk yoktur. Bu millet Çanakkale’de silkinmiş ve akabinde işte bugünlere kadar gelen bir devlet kurmuştu. Şimdi de, yeni bir silkinişle, inşallah önümüzdeki dönemin, bölgesinde ve dünyada sözüyle, gücüyle, adaletiyle, merhametiyle, medeniyetiyle parlayan bir yıldızı haline dönüşecektir. Ben buna yürekten inanıyorum. 2023 hedeflerimiz, bunun altyapısını oluşturuyor. 2053 ve 2071 vizyonumuzla da, bu güçlü altyapı üzerinde, asıl hedeflerimize süratle ilerleyeceğiz. Bizim mağlup olmayı içine sindiremeyen bir karakterimiz, dünyayı içine sığdıracak kadar da geniş bir kalbimiz var. İnanın, bu duyguyu, bu karakteri, bu kimliği açığa çıkardığımızda, bu büyük potansiyeli hayata geçirdiğimizde, o hedeflediğimiz, beklediğimiz Büyük Türkiye’yi, Yeni Türkiye’yi kısa sürede inşa edebiliriz. Buna sadece bizim değil, bölgemizdeki, dünyadaki tüm mazlumların ihtiyacı var.”

“HALİS NİYET VE İHLASLA ÇALIŞTIĞIMIZDA, İNANIYORUM Kİ RABBİM YARDIMINI BİZLERDEN ESİRGEMEYECEKTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bu vizyonundan içeride ve dışarıda rahatsız olanlarında bulunacağına dikkat çekerek, “Ama biz önümüze bakacağız, biz gözümüzü ufuktan ayırmayacağız, biz büyük resme kilitleneceğiz. İşte o zaman, Allah’ın yardımıyla, tüm engelleri aşacak, tüm sorunları geride bırakacağız. Ne diyor Mehmet Akif: ‘Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakk’ın. Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.’ Anadolu’da güzel bir söz var, “Oturarak Hızır beklenmez” derler. Hedeflerimize ulaşmak için çok çalışacağız. Halis niyetle, ihlasla, temiz kalple çalıştığımızda, inanıyorum ki, Rabbim yardımını, nusretini bizlerden esirgemeyecektir. Bakınız, Çanakkale Zaferi’nden, İstiklal Harbi’nden sonra Türkiye’nin üzerine neredeyse bir ölü toprağı serpilmişti. Zaman zaman gözlenen küçük kıpırdanmalara rağmen, uzun süre ne ekonomide, ne demokraside, ne altyapıda, ne de diğer alanlarda milletimiz hak ettiği hizmetleri alamadı” dedi.

2002 yılı sonunda ülke yönetimini devraldıklarında, karşılarında buldukları manzaranın iç açıcı olmadığı ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hemen kolları sıvadık. Planlarımızı, projelerimizi hazırladık. Yarım kalan işleri süratle tamamladık, yeni projeleri yine süratle hayata geçirdik. 12 yılda Türkiye’nin çehresini değiştirdik. Geçmiş 80 yılda yapılanların 3 katını biz, hamdolsun, 12 yılda ülkemize kazandırdık” dedi. Ülkemizde 12 yılda yapılanlardan örnekler veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunus Emre’nin, “Dirildik pınar olduk, irkildik ırmak olduk. Artık denize dolduk, taştık elhamdülillah” dizelerini aktardı.

“EKONOMİDE BİR KRİZ GÖRÜNTÜSÜ OLUŞTURMAK İÇİN ÇALIŞIYORLAR; AMA BAŞARAMAYACAKLAR”

Bu süreçte, dış güçler kadar, içerdeki maşaların da karşılarına çıktığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimi zaman darbe söylentileriyle, kimi zaman kapatma davalarıyla ortaya çıktılar. Kimi zaman siyasi, kimi zaman ekonomik, kimi zaman sosyal kriz çıkarma çabalarıyla Türkiye’yi eski kötü günlerine döndürmenin gayreti içine girdiler. Gezi’den 17-25 Aralık darbe teşebbüsüne kadar son yıllarda yaşadığımız tüm hadiselerin gerisinde hep aynı amaç var. Şimdi de, dövizle, faizle, manipülasyonla, fısıltıyla, MİT Müsteşarıyla; ellerine ne geçerse onunla aynı yöndeki gayretlerini sürdürüyorlar. Ekonomide bir belirsizlik, bir kriz görüntüsü oluşturmak için özellikle çalışıyorlar. Ama nafile. Bugüne kadar başaramadılar, bundan sonra da başaramayacaklar. Bunların hepsi koskaca bir hiç. Bunları başaramazlar, bundan sonra da başaramayacaklar. Biz ne zaman, nerede, ne yapacağımızı çok iyi biliriz. Şunu da söyleyeyim, dışarıdan birileri köşelerinde bir şeyler yazıyorlar. Bunların hiçbirisi bizim aklımıza girmez. Bizim aklımıza bir şey girer, biz ne yaptığımızı, nasıl çalıştığımızı aldığımız neticelerle ortaya koyuyoruz. Filanca işadamının, filanca holdingin, filanca üst aklın veya filanca köşe yazarlarının yazdıklar yazı veya yazılar bizim aramızdaki muhabbeti ortadan kaldırmaz. Bunu da böyle bilmeleri lazım” dedi.

“UMUDUNU, ÇÖZÜM SÜRECİ’NİN BAŞARISIZLIĞA UĞRAMASINA BAĞLAMIŞ HASTALIKLI BİR ZİHNİYET VAR”

Birilerinin köşelerinde 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, şahsı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile ilgili yazdıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle söyledi: “Dertleri, ‘Acaba biz bunları birbirine düşürebilir miyiz?’ Boşuna uğraşmayın. Bunları yapamazsınız, bunları başaramazsınız. Bunlar boş, nafile şeyler. Eğer üreteceğiniz, yapacağınız bir şey varsa, gelin yarışın içine girin ve bu yarışta yerinizi alın. Yapacağınız bir şey varsa bu. Çok açık söylüyorum, 40 çürük yumurtadan bir sağlam yumurta çıkmaz, bunun böyle bilinmesi lazım. Hala bunlar buradalar, böyle yürünmez, ülkeye zarar veriyorsunuz. Karşımızda tüm umudunu sokak olaylarına, vandalların eylemlerine, Çözüm Süreci’nin başarısızlığa uğramasına bağlamış bir hastalıklı zihniyet var. Buralarda bizim, bu terörle mücadelede neler kaybettiğimiz belli. Bunu bilmeyenimiz var mı?”

“HÂLÂ KÜRT SORUNU VAR DİYORLAR; ARTIK KÜRT SORUNU YOKTUR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğer terörle mücadelede bu kayıplara uğranmamış olsaydı, bugün çok farklı yerde olunacağına dikkat çekerek, “Hâlâ bakıyorsunuz varsa yoksa Kürt sorunu. Kardeşim ne Kürt sorunu, artık böyle bir şey yok. Biz 2005’te, Diyarbakır konuşmamda bunu açıkladım. Ne dedim? Bu ülkede her etnik unsurun kendine has sorunları var. Dün Roman kardeşlerimle yaptığım buluşmada da söyledim. Roman kardeşlerimin de sorunu var. Türk'ün de sorunu var, Laz'ın da sorunu var, Abaza'nın da sorunu var. Boşnak'ın da sorunu var. Hepsinin sorunu var. Ama bu sorunları gidermek kimin görevi, şüphesiz ki hükümetlerin, yönetimlerin görevi. Bunları yapıyor muyuz, yapıyoruz. Kardeşim neyin eksik senin? Bir Kürt olarak sen bu ülkede Cumhurbaşkanı oldun mu, oldun. Başbakan çıkardın mı, çıkardın. Bakan çıkardın mı, çıkardın. Devletin en üst kademelerine yönetici gönderdin mi, gönderiyor musun, var. Türk Silahlı Kuvvetlerinde var mısın, var. Ne istiyorsun daha? Ne istiyorsun?” diye konuştu.

“BİZ RED VE ASİMİLASYON POLİTİKALARINI AYAKLARIMIZIN ALTINA ALDIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Allah aşkına bizden farklı neyiniz var. Her şeye sahipsiniz. Yıllar yılı yolunuz yoktu yolunuzu yaptık. Havaalanı yapıyoruz Hakkari'ye havaalanı yaptırmıyorlar. Bunları biz yaptık. İş adamlarının, müteahhitlerin makinelerini yakıyorlar. Niye yakıyorsun. Hani hizmet istiyordun. Iğdır'a yaptık havalimanı, Ağrı'ya yaptık havalimanı, Kars'a havalimanı. Bu devlet bir ayrım yaptı mı? Batı'ya ne yaptıysa Doğu'ya da Güneydoğu'ya aynısını yaptı, yapıyor. Kardeşlerim dert başka. Biz red politikalarını ayaklarımızın altına aldık. Kardeşlerim biz asimilasyon politikalarını ayaklarımızın altına aldık. Biz inkâr politikalarını ayaklarımızın altına aldık. Çünkü biz şunu söyledik. Yaradılanı yaratandan ötürü sevdik, seviyoruz, seveceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye, 1994 krizi gibi, 2001 krizi gibi bir krizin içine yuvarlansa, 1970’ler gibi, 1990’lar gibi adeta çatışma ortamına girse, inanın sevinçlerinden yerlerinde duramayacaklar. Ülkenin, milletin gördüğü zarar umurlarında değil. Tek dertleri, bu kriz ortamından, bu kaos ortamından kendilerine bir rant devşirebilmek. Türkiye’nin zararı üzerinden kendi kar hanelerini dolduranlara asla izin vermeyeceğiz. Milletimiz bunları gayet iyi görüyor. Balıkesir’deki tüccarımız, sanayicimiz, sivil toplum kuruluşlarımızın temsilcileri bunları gayet iyi görüyor, gayet iyi biliyor.”

“YENİ DÖNEME UYGUN YENİ ARAÇLAR VE ENSTRÜMANLARLA ÜLKEMİZİ HEDEFLERİNE ULAŞTIRMALIYIZ”

Milletvekili sıfatı taşıyan iki zatın, kendi hükümetini, bir Batı ülkesinin Dışişleri Bakanı’na mektup yazarak, şikâyet ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizde, maalesef, böyle bir siyaset anlayışı, böyle bir muhalefet anlayışı var. Dünya değişiyor, dönüşüyor, küreselleşme bile neredeyse eskidi, geçmişte kaldı. Bizdeki bir takım kafalar ise, ısrarla Eski Türkiye’den vazgeçmiyor, vazgeçmek istemiyor. Ama boşuna çırpınıyorlar. Bu ülkenin ve milletin geleceği için hiçbir projeleri, hiçbir teklifleri olmayanların, Yeni Türkiye’de yeri yok. Dünyanın yaşadığı bu büyük değişim dönemini, geçmişte olduğu gibi ıskalama lüksüne sahip değiliz. Yeni döneme uygun yeni araçlarla, yeni enstrümanlarla ülkemizi hedeflerine ulaştırmak mecburiyetindeyiz. Bu bizim, gelecek nesillere olan borcumuzdur. İşte bunun için ben Yeni Türkiye diyorum. İşte bunun için ben yeni Anayasa diyorum, başkanlık sistemi diyorum” dedi.

“MEVCUT SİSTEM ARTIK TÜRKİYE’Yİ TAŞIYAMIYOR”

Said Nursi’nin, “Eski hal muhal… Ya yeni hal, ya izmihlal…” sözlerine konuşmasında yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Türkiye işte böyle bir döneme girdi. Mevcut sistem artık Türkiye’yi taşıyamıyor. Geleceğin Büyük Türkiye’sine bu şekilde ulaşamayız. Sürekli darbe üreten, darbeci yetiştiren bu Anayasa bizim ufkumuzu, yolumuzu aydınlatamaz. Başkanlık Sistemine karşı çıkanlara bakıyorsunuz, Türkiye’yi şikâyet ettikleri, model olarak heveslendikleri ülkeler başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Ama kendileri, kullanım ömrü bitmiş, soluğu kesilmiş, tedavülden kalkmış, Soğuk Savaş dönemi artığı, 27 Mayıs Darbesi üretimi, 12 Eylül Darbesi tahkimi bir sistemle Türkiye devam etsin istiyor. Bu sistemde ısrar etmek milletimize haksızlıktır. Yeni Türkiye, sizlerin, toplumun önderi olan sivil toplum kuruluşlarımızın, iş adamlarımızın, girişimcilerimizin ellerinde yükselecek. Sizden istirhamım, yeni Türkiye’yi, başkanlık sistemini, yeni Anayasayı her fırsatta milletimize anlatmanızdır. Sizler bir iş adamı gibi bu ülkenin yönetilmesini istemez misiniz? Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir. Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı, yürü yürüyebilirsen. Bu ülke bu şekilde sıçramaz” dedi.

“ABD BAŞKANLIK, FRANSA YARI-BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇİNCE SIÇRAMA YAPTI”

ABD’nin parlamenter demokrasiyle başladığını, fakat yürümediğini, yürümeyince başkanlık sistemine geçtiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlık sistemine geçtikten sonra sıçrama yaptığını, Fransa'nın öyle olduğunu belirterek, “Orada da aynı şekilde bakıyorsunuz. Geçmişe gittiğiniz zaman de Gaulle, ‘Bu sistem olursa ben varım yoksa çekiliyorum’ dedi, çekildi. Çekildikten sonra peşine düştüler; 'ne olur gel' dediler. Geldi, istediği sistemi oturttu. Orada da yarı başkanlık sistemi çıktı. Ondan sonra onlar sıçradı. Önümüzde böyle örnekler varken, biz halen niçin patinaj yapmaya devam ediyoruz. Yeniden bir keşfe ihtiyacımız yok. Önümüzdeki ülkeler bakacağız. Bu önümüzdeki ülkeler, buralar nasıl gelmişse, biz de aynı şekilde gideceğiz. Burada daha ilginci, çok basit. Bir İç Güvenlik Yasası'yla ilgili parlamentoda müzakere süreci var. Haftalar geçti, şimdi aylar dönmeye başlayacak neredeyse. Halen İç Güvenlik Paketi Parlamento’da çıkmıyor. Çoğunluk nerede, iktidar partisinde. Sayısı 310. Muhalefetin toplamının sayısı ne, 220. 220 ile 310 engelleniyor. 220 mi büyük 310 mu büyük? Nasıl engelleniyorlar bunu? İşte sistem sakat da onun için. Eğer bir madde üç saatinizi alacak olursa, üç saatin içerisinde bir de bunu güzelce kavga, gürültü bunlarla beraber süslemeye kalkarlarsa, oradan yasa çıkar mı? Gece sabahlara kadar, bir mücadeledir gidiyor. Bakıyorsunuz işte üç madde, dört madde, beş madde bazen de 'artık yorulduk hadi gidelim' diyorlar. Mecburen ayrılıyorlar. Bu iş böyle yürümez. Biz dünya ile rekabetin içerisinde olacağız. Bir yarışın içerisinde olacağız. Bunların inanın demokrasiye de kesinlikle inançları yok. Eğer inanıyorsan o zaman engelleme. Gel düşünceni söyle. Projeni ortaya koy ve projen ile beraber netice al. Böyle bir dertleri de yok” diye konuştu.

Yeni bir Türkiye hasreti içinde olduklarını, yeni Türkiye'nin de yeni anayasa ile hayata geçeceğini, yeni anayasayla başkanlık sisteminin de ülkede yerleşmesi gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun için de hedef 400 milletvekili. 400 milletvekilini verdiğiniz zaman bu, 'Bakın biz size 400 milletvekili veriyoruz, A partisi, B partisi, C partisi neyse, siz şimdi buna layık olun. Yeni anayasayı yapın ve başkanlık sistemini getirin' demektir” dedi.

ÖNCEKİ DÖNEMDE YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI

Başbakan olduğu dönemde yeni Anayasa için çalıştıklarını, 47 madde için dört siyasi partinin paraf attığını, bu maddelerin Meclis'ten geçirilmesi için girişimde bulunduklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Hayır, dört partinin hepsi de burada bir araya gelecek. Tamam işte, paraflar atıldı, daha neyi bekliyoruz. 'Olmaz' dediler. 60 madde oldu, ana muhalefetten bir ses geldi, 'Hadi gelin bu 60 maddeyi çıkaralım' dediler. Hemen grup başkanvekili arkadaşıma 'Git, hemen görüş, üzerinde mutabık kalınanları hemen çıkaralım' dedim. Bu sefer de 'Diğer iki partinin de buna katılması lazım' dediler. Neye katılacak işte, temsilcileri burayı paraf etti. Orada da biz 320 milletvekiliyle o zaman üç üye verdik, onlar 220 milletvekiliyle dokuz üye verdiler. Biz ona da 'evet' dedik. Çünkü derdimiz bağcıyla değildi, derdimiz üzümü yemekti.”

“İNŞALLAH İLGİLİ TEKLİF GENEL KURUL’DAN GEÇER VE ARTIK ÜLKEMDE PARTİ KAPATILMASI TARİH OLUR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi 'parti kapatılsın, kapatılmasın' bunu tartışıyorlar. Şu anda Cumhurbaşkanı sıfatıyla değil şimdi de Başbakan ve genel başkan olduğum dönem sıfatıyla konuşuyorum. Partilerin kapatılmamasıyla alakalı, 2010 Anayasa değişikliğini yaparken, biz 'Gelin partileri kapatmayalım' dedik” ifadesini kullanan Erdoğan, ilgili madde görüşülürken muhalefet partilerinin TBMM'yi terk ettiğini, AK Parti'den bazı milletvekillerinin Genel Kurul'a gelmediğini hatırlattı. O gün referandum şansının yakalanamadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin samimi davrandığını ancak muhalefetin samimi olmadığını söyledi. AK Parti'nin konuyla ilgili Anayasa değişikliği teklifinin, 13 Mart 2015 Cuma günü TBMM Anayasa Komisyonu'nda kabul edildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “İnşallah Genel Kurul'dan da geçmek suretiyle artık ülkemde parti kapatılması tarih olur. Bana kalırsa, ben bu işin herhangi bir şeye bağlanmasını dahi doğru bulmuyorum. Benim düşüncem, ilk defa burada açıklıyorum, o da şudur: Ben partileri, madem ki tüzel kişiliktir, gerçek kişi ile tüzel kişiliği birbirine karıştırmayalım. Hani hep nüktedir, biliyorsunuz, tüzel kişiye ceza verilir mi? Cezanın gerçek kişiye verilmesi lazım. Bir partinin başkanı suç işlediyse ver, üyeleri suç işlediyse kendisine ver, ama bir partiye bu cezayı neden veriyorsun? Mesela şu anda iktidar partisinin yaklaşık 22 milyon oy vereni, seçmeni var. O partiyi siz kapattığınız anda bu ne demektir, 22 milyonu cezalandırıyorsunuz. Bu adalet midir, böyle şey olur mu? Tekrar yenisi kurulur o ayrı mesele ama niçin bu denli yanlış bir adımı atıyorsunuz? Ben diyorum ki şöyle olması lazım: bir siyasi partinin kapatılması gibi bir madde gündeme gelse, bunun için söylenmesi gereken, 'Bir siyasi partinin kapatılması teklif dahi edilemez' diye bir hükmün oraya gelmesi lazım. Ancak suçu işleyen kimse onlar bu işin bedelini öder. Olay bu olması lazım. Kökünden bunun kazınması lazım. Aynı şeyi ben vakıflar, dernekler için de söylüyorum. Derneği, vakfı neden kapatacaksın? Suç işleyen kimse gel onları cezalandır. Tabelayı cezalandırmakla bir yere varamazsın” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül töreni öncesinde davetliler arasında bulunan, 103 yaşındaki hayırsever, Kadriye Özdemir adlı yaşlı kadının yanına gitti. Özdemir ile bir süre sohbet ederek elini öpen Erdoğan, hayırsever Özdemir’i kendi masasına davet etti.

Törene Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Balıkesir Valisi Mustafa Yaman, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur ve çok sayıda davetli katıldı.

Tüm Haberler