Vatikan Devlet Başkanı Papa Fransuva ile ortak basın açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ziyaretin küresel barış ve ittifak açısından yeni bir sürecin ilk adımı olmasını arzu ettiğini kaydederek, “Medeniyetler, inançlar, kültürler ve mezhepler arasındaki uçurumlar derinleşirken bunu seyretmek; tarihe, vicdanlarımıza ve inançlarımıza karşı haksızlık olacaktır. Dünyamızı tehdit eden ırkçılık, ayrımcılık ve hoşgörüsüzlüğe karşı birlikte çözümler üretmeliyiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Vatikan Devlet Başkanı Papa Fransuva ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ortak basın açıklaması yaptı.
Yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vatikan Devlet Başkanı Papa Fransuva ile dünyayı ve bölgemizi ilgilendiren birçok meseleyi ele aldıkları verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini belirterek, “Ardından heyetler arası görüşmeyi yine aynı şekilde bölgede, dünyada olan gelişmeleri değerlendirdiğimiz bir toplantı olarak icra ettik. İnanıyorum ki bugün buradan vereceğimiz mesajlar dünyadaki bu sıkıntılı süreci olumluya dönüştürmede çok büyük katkılar sağlayacaktır. Zira yaptığımız görüşmede, farklı düşündüğümüz hemen hemen hiçbir konu yok. Dünyadaki bu olaylara bakışta aynı şeyleri paylaşıyoruz. Teröre, terörle mücadeledeki bakışımız aynı, dünyada özellikle şiddete yönelik bakışımız aynı, paranın egemenliğine ve bu egemenliğin neleri doğurduğunu yönelik bakışımız aynı” dedi.
“BUGÜN TÜRKİYE’DEN VERİLEN MESAJLAR TÜM İSLAM VE HIRİSTİYAN ÂLEMİNE ULAŞACAKTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretin dünyanın ve bölgenin son derece kritik bir süreçten geçtiği bir zaman dilimde gerçekleşmesinin önemine işaret ederek şunları söyledi: “Saygıdeğer misafirimizin Türkiye’ye yaptığı bu ziyareti çok önemsiyorum. Bölgemizde ve dünyada barış ümitlerini çoğaltacak çok önemli, çok hayati bir adım olduğuna inanıyorum. Bugün Türkiye’den verilecek mesajlar sadece Türkiye’ye ve Vatikan’a değil, inanıyorum ki tüm İslam coğrafyasına, tüm Hristiyan coğrafyasına ulaşacak ve oralarda da barış umudunu artıracak şekilde inşallah yankı bulacaktır. Bugün Ankara’da vücut bulan bu fotoğraf hiç şüphesiz dünya için bir umut fotoğrafıdır. Zira son yıllarda özellikle Patrik Hazretlerinin kardeşlik noktasındaki vurgusu çok büyük anlam ifade ediyor.”
“BATIDA MÜSLÜMANLARA KARŞI ÖNYARGI VE TAHAMMÜLSÜZLÜK GİDEREK ARTIYOR”
Hristiyan dünyasında ve İslam dünyasında karşılıklı ön yargıların hiç arzu edilmeyecek şekilde büyüdüğüne üzülerek şahit olunduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Batıda ırkçılık, ayrımcılık, farklı olana nefret ve İslamofobi ne yazık ki son derece hızlı ve ciddi bir şekilde tırmanma seyri gösteriyor. Müslüman ülkelerin yanında Batılı ülkelerde yaşayan Müslümanlara karşı önyargının ve tahammülsüzlüğün giderek arttığını görüyoruz. İnsanlar sadece mensup olduğu dinlerden dolayı peşinen ve son derece haksız biçimde gerici, hoşgörüsüz tutucu ya da şiddet yanlısı olarak yaftalanabiliyor. Medyanın, kimi siyasetçilerin ve kimi çevrelerin Müslümanlara yönelik bu ırkçı ve ayrımcı algıyı bilerek ya da bilmeyerek çoğalttıklarını da görüyoruz. Örneğin Batı dünyasında İslam’ı ve Müslümanları terörle özdeş hale getirmek gibi girişimlerin milyararlarca Müslüman’ı derinden incittiğini müşahede ediyoruz” dedi.
İSLAM DÜNYASINDA MÜSLÜMANLARA YÖNELİK OLUMSUZ ALGIYI BESLEYEN GELİŞMELER
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu duruma karşılık İslam dünyasında da Müslümanlara yönelik olumsuz algıyı besleyecek şekilde öfke, nefret ve şiddetin yaygınlaştığının esefle müşahede ettiklerini söyleyerek, “Kendisini yenilmiş, mazlum, mağdur, terkedilmiş ve adaletsizliğe uğramış hisseden milyonlarca insan umutsuzluk içinde terör örgütlerinin istismarına açık hale gelebiliyor. Şunu özellikle ifade etmek isterim ki DEAŞ gibi, El Kaide gibi, Boko Haram gibi örgütler uzun yıllardır devam eden yanlış politikaların sonucu olarak ortaya çıkmışlardır. Yalnızlığa itilen, ayrımcılığa tabi tutulan, yoksulluğu ile baş başa bırakılan, kendisine sürekli çite standart uygulanan ve adaletsizliğe maruz bırakılan yığınlar bu terör örgütlerinin istismarına açık hale getirilmişlerdir” dedi.
“GAZZE VE SURİYE’DEKİ DEVLET TERÖRÜ DÜNYANIN DİKKATİNİ ÇEKMİYOR”
DEAŞ terör örgütünün tüm dünyada bilindiğini, her gün hakkında konuşulduğunu ve bu soruna tedbirler arandığını veya tedbirler alındığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: “Ancak Suriye’de kendi halkından 300 bin masum insanı öldüren, 7 milyon insanın ülkesinde veya ülkesinin dışına sığınmacı olarak giden insanların durumu göz ardı ediliyor. Bu konuda kimse ciddi manada bir şey konuşmuyor. Burada kişisel terör var; onu biliyoruz. Ama Suriye’de bir de devlet terörü var. Orada devlet terörünü estiren bir kişi var. Böyle bir zalime karşı, ‘Acaba o giderse onun yerine kim gelir?’ gibi hiçbir mantığı olmayan, bilimsel altyapısı olmayan bir yaklaşım sergileniyor. Gazze’ye uygulanan, masum çocukların ve kadınların ölümüne yol açan devlet terörü, ne yazık ki dünyanın dikkatini çekmiyor. Kudüs’te Müslümanların en kutsal mekânlarından biri olan Mescid-i Aksa’yı hedef alan ihlal ve saldırılar mütemadiyen görmezden geliniyor. Orada farklı dinî cemaatlerin kutsallarına ve özgürlüklerine yönelik de kısıtlamalar yapılıyor ve uluslararası camia buna da duyarsız kalıyor. Türkiye’de 30 yıldır 50 bine yakın insanın ölümüne neden olan PKK terörü dünyadan gereken tepkiyi almıyor. Bazı ülkelerdeki askerî darbeler, katliamlar, hak ihlalleri, kıyımlar dünyadan gereken cevabı almayarak adeta teşvik ediliyor. İşte bu çifte standartlı tutum, bu adaletsiz yaklaşım sadece İslam dünyasındaki kitlelerin ruhunda değil, adalete gönül veren tüm insanların ruhunda tamiri zor tahribatlar açıyor.”
“DÜNYAMIZI TEHDİT EDEN IRKÇILIK, AYRIMCILIK VE NEFRET SUÇLARINA KARŞI BİRLİKTE ÇÖZÜM ÜRETMELİYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın karşı karşıya kaldığı bu ciddi tehditlere çözüm üretecek olanın, farklılıkların birbirine hoşgörüsü ve ittifakı olacağını bugün verecekleri mesajın da bu olduğunu anlatarak, “Gerek Batıda yükselen ırkçılık, ayrımcılık ve İslamofobi’ye, gerek İslam dünyasında yükselen öfke ve şiddete karşı birlikte tedbirler üretmemiz kaçınılmaz bir gereklilik halini almıştır. Medeniyetler, inançlar, kültürler ve mezhepler arasında uçurumlar derinleşirken bunu seyretmek, bunun karşısında eli kolu bağlı durmak, tarihe, vicdanlarımıza ve inançlarımıza karşı takdir edersiniz ki büyük bir haksızlık olacaktır. Dünyamızı tehdit eden ırkçılığa, ayrımcılığa, nefret suçlarına hoşgörüsüzlüğe karşı birlikte çözümler üretmek ve uygulamak zorunda olduğumuza inanıyorum. BM çatısı altında İspanya ile birlikte başlattığımız Medeniyetler İttifakı girişiminin bu yönde önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Bu girişimin yaşatılması ve daha etkin hale getirilmesi küresel barış adına umut verici olacaktır” diye konuştu.
“TÜRKİYE, BİRLİKTE YAŞAMA KÜLTÜRÜNÜ GÜÇLÜ ŞEKİLDE DESTEKLİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Doğu ile Batı arasında yüzü hem Doğuya hem Batıya dönük bir ülke olarak, birlikte yaşama kültürüne eşsiz katkılar sağlayacak birikime sahip olduğunu vurguladı. Topraklarımızda bin yılı aşkın süre boyunca her ırk, din ve mezhebin özgürce varlık gösterip kültürünü ve inancını yaşatabildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Şu anda ülkemiz sınırları içindeki azınlıklara yönelik tarihî nitelikte reformlar gerçekleştirdik ve samimi adımlar attık. Türkiye, kendi içinde birlikte yaşama kültürünü güçlü şekilde desteklerken, bölgesinde ve dünyada da bunun mücadelesini samimi şekilde veriyor. Birlikte yaşama kültürünün küresel ölçekte desteklenmesi adına Türkiye’nin tavsiye ve uyarılarının mutlaka dikkate alınması gerektiğini burada vurgulamak isterim. Aynı şekilde Batıda yükselen tehditler Doğuda oluşan hassasiyetler konusunda da Türkiye’nin uyarı ve tavsiyelerine dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin tavsiyeleri gündelik siyasi polemikler içinde görmezden gelinmesin. Biz yaklaşan tehlikeyi görüyor, hissediyor ve tüm insanlığı ayrım yapmaksızın tedbir almaya çağırıyoruz. Batı ile ve Doğu ile irtibat kurabilme imkânını değerlendiriyor ve daha yaşanabilir bir dünya için çırpınıyoruz. Sadece yakın coğrafyamızda değil, açılım politikalarımızla son yıllarda ulaştığımız Afrika, Uzak Doğu ve Latin Amerika gibi bölgelerdeki çok çeşitli sosyal, ekonomik ve çevresel sorunlarla da yakında ilgileniyoruz.”
“G20 DÖNEM BAŞKANLIĞIMIZDA GÖÇ, FAKİRLİK VE GELİR EŞİTSİZLİĞİ KONULARI ÖNCELİĞİMİZ OLACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bugün dünyanın önde gelen donör ülkelerinden biri konumuna geldiğini belirterek, “12 yıl önce, yıllık az gelişmiş veya en az gelişmiş ülkelere 45 milyon dolar destek çıkabilen Türkiye, bugün yılda 4,5 milyar dolar yardım yapabilen bir ülke konumuna gelmiştir. 2015 yılı boyunca yürüteceğimiz G20 Dönem Başkanlığımız sırasında da göç, fakirlik ve gelir dağılımındaki eşitsizlikler gibi önemli konuları önceliklerimiz arasında değerlendireceğiz” diye konuştu.
“BU TARİHÎ ZİYARETİN YENİ BİR SÜRECİN İLK ADIMI OLMASINI ARZU EDİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Katolik dünyasının ruhani lideri, muhterem misafirimiz Papa Fransuva Hazretleri, bu ziyaretiniz hiç şüpheniz olmasın ki İslam dünyasının üzerinde son derece olumlu bir iz bırakacaktır. Bu ziyaretiniz aynı zamanda Hıristiyan dünyası üzerinde de nice önyargıyı kıracaktır diye düşünüyorum. Küresel barış ve medeniyetin ittifakı olarak gördüğüm bu tarihî ziyaretin yeni bir sürecin ilk adımı olması en büyük arzumuzdur. Sizi ve heyetinizi ülkemizde görmenin memnuniyeti içerisinde tekrar teşekkür ediyor, bu ziyaretin hayırlara vesile olmasını Allah’tan temenni ediyorum.”
Vatikan Devlet Başkanı Papa Fransuva da yaptığı açıklamada, iki kıta ve farklı kültürler arasında köprü vazifesi gören Türkiye’yi ziyaret etmekten mutluluk duyduğunu ifade etti. Vatikan Devlet Başkanı Papa Fransuva, “Sizinle burada, bu dostluk, karşılıklı değer verme, takdir ve saygı diyaloğu fırsatını değerlendirmek benim için bir sevinç kaynağıdır” dedi.
PAPA FRANSUVA: “BİZİM DİYALOĞA İHTİYACIMIZ VAR; ÇÜNKÜ BİRÇOK ORTAK DEĞERİMİZ VAR”
Açıklamasında, “Bizim diyaloğa ihtiyacımız var. Çünkü birçok ortak değerimiz var” diyen Papa Fransuva, aynı zamanda bu diyaloğun hikmetli bir ruh ve sükunetle farklılıklara değer vermek ve onlardan ders çıkarmaya yardımcı olması gerektiğini söyledi. Sağlam bir barış inşa etme çabasını, sabırla ileri götürmek gerektiğini belirten Papa Fransuva, “Barış, insanlığın onuruna bağlı olan hedefler ve temel haklara saygı üstüne kurulmalıdır. Bu yolda ancak ön yargılar ve yanlış korkular aşılabilinir ve herkesin yararına olan olumlu çabalarla saygıya ve diyaloğa yer açılabilir. Bunu gerçekleştirmek için Müslüman, Yahudi ve Hıristiyan vatandaşların yasalara uygun olarak ve bu yasaların uygulandığı ölçülerde aynı haklara sahip olmaları ve aynı ödevleri yerine getirmeleri gerekir. Bu vatandaşlar böylece birbirlerini daha kolay bir şekilde kardeş ve yoldaş olarak kabul edeceklerdir. Böylece her seferinde yanlış anlamalardan uzaklaşarak iş birliğini ve anlayışı besleyeceklerdir” diye konuştu.
PAPA FRANSUVA: “DİN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ HERKESE GARANTİ EDİLMELİ”
Barışın anlamlı bir işareti olan din ve ifade özgürlüğünün herkese garanti edilmesi gerektiğini ve dostluğun böylece yeşereceğini belirterek, “Orta Doğu, Avrupa ve tüm dünya bu yeşermeyi bekliyor. Özellikle Orta Doğu çok uzun yıllardır kardeş katlinin yaşandığı savaşlara sahne olmaktadır. Bir savaş sanki bir başka savaşı doğurmaktadır. Sanki savaşa ve şiddete verilebilecek yegâne cevap yeni bir savaş ya da başka bir şiddet eylemine başvurmakmış gibi devam etmektedir. Orta Doğu, bu barış yetersizliği nedeniyle daha ne kadar acı çekmek zorunda kalacak?” sorusunu yönelten Papa Fransuva, durumun sanki daha iyiye gidebilmesi mümkün değilmiş gibi bu çatışmaların devam etmesine göz yummamaları gerektiğini dile getirdi.
“Tanrı’nın yardımıyla barışı sağlamak için çabalama cesaretini her zaman hissetmek gerektiğini” söyleyen Vatikan Devlet Başkanı Papa Fransuva, bu yaklaşımın sadakat, sabır ve kararlılıkla tüm müzakere yollarının kullanılması ve barışla sürdürülebilir kalkınmanın somut hedeflerine ulaşacağını, böylesi yüce bir amaca ulaşmak için dinler ve kültürler arası diyaloğun büyük katkıda bulunacağını ifade etti.
PAPA FRANSUVA: “TÜRKİYE BÜYÜK BİR CÖMERTLİK SERGİLEYEREK BİRÇOK GÖÇMENİ KABUL ETTİ”
Papa Fransuva, özellikle Suriye ve Irak’ta terör eylemlerinin halen aralıksız devam ettiğini, tutuklular ve farklı etnik gruplara karşı en basit insani kuralların dahi çiğnendiğini, azınlık gruplara yönelik büyük zulümlerin gerçekleştiğini, sadece Hıristiyan ve Yezidiler değil, yüzbinlerce insanın evlerini ve vatanlarını, hayatlarını kurtarmak ve inançlarına bağlı kalabilmek için terk ettiğini kaydetti. Türkiye’nin büyük bir cömertlik sergileyerek, birçok göçmeni kabul ettiğini ve sınırlarında meydana gelen bu dramatik durumdan doğrudan etkilendiğini ifade eden Papa Fransuva, uluslararası camianın bu göçmenlere yardım etmesinin ahlaki bir mecburiyet olduğunu, gerekli olan insani yardımın yanında bu trajediyi ortaya çıkaran sebeplere de kayıtsız kalınmaması gerektiğini kaydetti.