Trabzon'da, Atatürk Meydanı’nda düzenlenen toplu açılış töreninde vatandaşlara hitaben bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çözüm sürecinin şımarıklığa göz yummak olmadığını vurgulayarak, “Çözüm süreci, gayri meşruluğa, illegaliteye müsamaha göstermek değildir. Çözüm süreci boyun eğmek, tehditlerden korkup geri çekilmek değildir. Eğer birileri, çözüm sürecini böyle şımarıklık olarak anlıyorlarsa, büyük bir yanılgının içindeler” dedi.
Cuma namazını Bahçecik Mehmet Akif Ersoy Camii'nde kılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, Bingöl'deki silahlı saldırıda şehit olan polislere rahmet, yaralananlara acil şifalar diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bingöl Emniyet Müdürü Atalay Ürker’in durumunun iyi olduğunu ve telefonda görüştüğünü belirterek, "Emniyet birimlerimiz bu hainleri ölü ele geçirdi, diğer sorumluların yakalanması için operasyon devam ediyor. Milletimizin ve Emniyet Teşkilatımızın başı sağ olsun" dedi.
10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı, seçimlerinde Trabzon'un kendisine yüzde 71 gibi, yüksek bir oranda, oy verdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, desteklerinden dolayı tüm Trabzonlulara teşekkür ederek, "Bugün aynı zamanda anlamlı bir gün. Niye? Seçimin yapıldığı günden öyle bir tevafuk ki bugün 61. gün. 10 Ağustos’ta seçimi yaptık şimdi 61. günde bu toplu açılış ve teşekkür ziyaretimiz gerçekleştiriyoruz" dedi.
“TRABZON HER ZAMAN KENDİNE YAKIŞANI YAPTI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerde Trabzon'un kendisine yakışanı, kendisinden bekleneni her zaman verdiğini, Genel Başkanlığı ve Başbakanlığı dönemlerindeki 8 seçimde de Trabzon’un hep kendisiyle olduğunu kaydederek, "Tarihimizde ilk kez halkın oylarıyla doğrudan Cumhurbaşkanı seçilirken de yani 9. seçimde de Trabzon yine yanımızda oldu, yine bize çok güçlü destek verdi. Rabbim hepinizden razı olsun, ahde vefanızdan, desteğinizden, itimadınızdan dolayı her birinize tek tek şükranlarımı sunuyorum" dedi.
Daha önce olduğu gibi Cumhurbaşkanlığı görevinde de Trabzon’a mahcup olmamak için çalışacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kenti eser ve yatırımlarla buluşturacaklarını, devam eden projelerin takipçisi olacağını, yeni projelerin başlatılması ve bitirilmesi için de gece gündüz çalışılacağını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, çeşitli bakanlıkların, Trabzon Büyükşehir Belediyesinin ve Karadeniz Teknik Üniversitesinin yapımı tamamlanan yatırımlarını sayarak toplamda 53 milyon liralık bu eserlerin Trabzon'a hayırlı olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trabzon'da açılışı yapılan eser ve yatırımlarda emeği geçen başta hükümet ve ilgili bakanlıklar olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ederek, Trabzon'daki temaslarının ardından yarın Rize'ye ertesi gün de Bayburt ve Gümüşhane'ye gideceğini temaslarda bulunacağını, toplu açılış törenlerini gerçekleştireceğini anlattı.
“TÜRKİYE EKONOMİSİYLE, DEMOKRASİSİYLE, HUZURLU İÇ POLİTİKASI HEDEFLERİNE DOĞRU İLERLİYOR"
"Türkiye'yi büyütmek için, şehirlerimizi imar, ihya etmek için inşallah bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da gece gündüz demeden koşturmaya devam edeceğiz. Türkiye hamd olsun ekonomisiyle, demokrasisiyle huzurlu iç politikası, aktif ve barışçı dış politikasıyla çok kararlı şekilde hedeflerine doğru ilerliyor" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 gün sonra Cumhuriyet'in kuruluşunun 91. yıl dönümünün kutlanacağını, 9 yıl sonra da 100. yıl dönümünün idrak edileceğini belirterek, 2023 için belirlenen hedeflere adım adım ilerlendiğini belirtti.
Ekonomideki büyümenin devam ettiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “12 yıl önce 230 milyar dolardan aldığımız milli gelir şu anda 820 milyar dolar. 2023’e kadar çok çalışacak, İnşallah bunu 2 trilyon dolara kadar yükselteceğiz. Kişi başına milli gelir 3 bin 500 dolardan 10 bin 500 dolara çıktı. Daha çok çalışacağız, inşallah 2023’te 25 bin dolara hep birlikte yükselteceğiz. İhracatımız 12 yıl önce 36 milyar dolardı, şu anda dün açıklanan rakamlarla bu yılsonu itibarıyla bunun 160 milyar dolara çıkacağı tahmin ediliyor. Şu anda 157 milyar dolardayız, ama 160 milyar dolara çıkması tahmin ediliyor. İnşallah bu gayretle bunu da gerçekleştireceğiz. İhracatımızı da katlayarak artıracak 500 milyar dolar rakamına inşallah 2023’te ulaşmış olacağız. Sadece ekonomi de değil demokratikleşme de, özgürlükler de, toplumsal barış, huzur ve kardeşlikte de Türkiye’yi kat kat büyütecek ve bölgesinde önder, lider, örnek bir Türkiye'yi daha güçlü inşa edeceğiz" dedi.
“TÜRKİYE’NİN DE İÇİNDE BULUNDUĞU BÖLGE SON DERECE HASSAS VE KRİTİK BİR SÜREÇTEN GEÇMEKTEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgenin son derece hassas ve kritik bir süreçten geçtiğine, Irak ve Suriye’de son derece kanlı çatışmalar yaşandığına dikkat çekerek, "Bütün bu hadiseler karşısında biz Türkiye'yi güvenli, istikrarlı ve huzurlu bir şekilde inşallah güçlendirmeye çalışıyoruz. Trabzon’dan tüm ülkeme, tüm milletime, tüm dünyaya açık açık ifade ediyorum; Türkiye bölgemizde yaşanan çatışmaların hiçbirinde taraf değildir. Türkiye hiçbir mezhebin, hiçbir etnik kökenin yanında ya da karşısında değildir. Bütün bu krizler başladığından itibaren bizim tarafımız hep barış oldu, diyalog oldu. Bizim tarafımız hep insanların özgürce ve emniyet içinde yaşamaları oldu" dedi.
Suriye ve Irak’ta Arap, Türkmen, Kürt, Ezidi, Süryani hiçbir ayrım yapılmadığını, Şii, Sünni, Nusayri, Müslüman, Hristiyan, Musevi gibi ayrımlara asla prim verilmediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü biz yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevdiğimizi hep söyledik ve söylüyoruz. Bizi ne ülkemizin belli bir kısmı ne de dünya ülkeleri hala anlamadı, anlamamakta ne yazık ki direnenler var."
“TÜRKİYE TÜM TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI SON DERECE İLKELİ, SORUMLU VE DİK BİR DURUŞ SERGİLEMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm terör örgütlerine karşı son derece ilkeli, son derece sorumlu ve dik bir duruş sergilendiğini ifade ederek," Çünkü biz ülkemizde 30 yılı aşkın bir süredir bölücü terör örgütüne karşı, PKK’ya karşı çok insanımızı kaybettik. Aynı şekilde şimdi de Irak’ta başlayan Suriye’de palazlanan ve hala Irak’ta ve Suriye’de terör estiren IŞİD’e karşı da aynı tavrımızı sürdürüyoruz. Bunun dışındaki terör örgütleri, onlar da bizim için bir tehdittir ve onlara karşı da her türlü tedbiri aldık, alıyoruz ve alacağız" dedi.
Irak ve Suriye’de çatışmalardan kaçanlara ülkemizin kapılarını açtığı, imkânlarını seferber ederek, 1,5 milyon insanı misafir ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Niye? Bu, bizim insanlık anlayışımızdır. Vicdani anlayışımızdır, İslami anlayışımızdır. Biz bundan dolayı bunları yaptık" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkelerinden kaçanların terörist eylemlerin, kurşunların, bombaların altında bırakılamayacağını vurgulayarak, "Katil, devlet terörü estiren bir Esed rejiminin altında bırakamazdık. Onlar, bu ülkeye hicret ediyorlarsa biz onlara Ensar olmaya mecburduk. Biz de bunu yaptık, hala yapıyoruz" dedi. Türkiye’nin bugüne kadar 4.5 milyar dolar harcama yaptığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa'da 130 bin sığınmacı bulunduğunu ve Avrupa ülkelerini bundan dert yandığını, Türkiye'nin ise 1.5 milyon sığınmacıyı misafir ettiğini, Batı'ya göre Türkiye'nin farklılığının da buradan kaynaklandığını kaydetti.
“TÜRKİYE HİÇBİR ETNİK KÖKEN VE MEZHEP ARASINDA AYRIM YAPMAMAKTADIR”
Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye ve Irak'taki hiçbir etnik köken, hiçbir mezhep arasında ayrım yapmadıklarını belirterek, “Aynı şekilde terör örgütleri arasında 'Bu iyidir, bu kötüdür' gibi bir ayrıma asla gitmiyoruz. Türkiye'yi doğrudan ilgilendiren bu hadiseler karşısında, uluslararası hukuk içinde, ilkeli, sorumlu, sağduyulu bir tavır sergiliyoruz. Bölgede akan kanın bir an önce durması, insanların evlerine dönebilmesi, Irak ve Suriye'de herkesi kucaklayan, adil sistemlerin kurulması için elimizden ne geliyorsa yaptık, yapıyoruz. Tereddüt etmeden yapıyoruz" dedi.
Kurban Bayramı'nın son gününde İslahiye'deki kampı ziyaret ettiğini ve mültecilere seslendiğini hatırlatarak, ülkelerine dönmelerinden bahsettiğinde yükselen alkışın görülmeye değer olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Onların hepsi Türkiye'ye, bizlere dua ediyorlardı. 'Siz bizi Esed'in zulmünden kurtardınız' diyorlardı. Bazı komşu ülkelerin kalkıp da Esed rejimini korumak için hala elinden geleni yapmaları akla ziyandır. Örgüt olarak teröristler olduğu gibi, devlet bazında da devlet terörü estirenler var. İşte bunun örneği de Suriye'dir, Suriye'nin şu andaki yönetimidir, rejimidir. Suriye halkı bizim kardeşimizdir. Bizim Suriye halkıyla bir sorunumuz yok ama Suriye yönetimiyle, evet, terör estirdiği için bir sorunumuz var. 250 bine yakın insanı öldüren böyle bir rejime biz nasıl alkış tutabiliriz? Halkı Müslüman olan bazı ülkeler, eğer Esed rejimine sahip çıkıyorlarsa bunun hesabını bu dünyada da ebedi âlemde de veremezler. Hala bunlar üzerinden parasal destekten bahsedenler, silah, mühimmattan bahsedenler bunun hesabını veremezler. Dürüst olmaya mecburuz. Esed rejiminin kimyasal silahlarla, konvansiyonel silahlarla insanları katletmesinin hiçbir izahı olamaz."
“BUGÜN 5-6 MİLYON SURİYELİ VATANLARI DIŞINDA YAŞIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1,5 milyonu Türkiye'de, 1,5 milyonu Lübnan'da, 1 milyonu Ürdün'de, bir kısmı da Irak ve diğer ülkelerde olanlarla yaklaşık 5-6 milyon Suriyelinin vatanları dışında yaşadığını belirterek, "Türkiye'nin bölge meseleleri karşısında ilkeli, dik ve hukuk içindeki duruşu hem Türkiye içinde hem dünyada bazı çevreleri ciddi şekilde rahatsız ediyor. Büyüyen Türkiye ekonomisi hem içeride hem dışarıda birilerini ciddi şekilde rahatsız ediyor. Demokratikleşme alanında attığımız adımlar, özellikle de kardeşliğimizi güçlendirecek çözüm süreci, içeride ve dışarıda birilerini rahatsız ediyor. Önce 'Türkiye teröre destek veriyor' diye algı operasyonu yaptılar, başarılı olamadılar. Ardından Türkiye ekonomisine karşı algı operasyonu başlattılar, başarılı olamadılar. Kredi derecelendirme kuruluşlarını devreye soktular, onunla başarılı olmaya çalıştılar, onda da başarılı olamayacaklar. Şu anda da içerideki piyonlarını, maşalarını kullanarak sokakları terörize etmek gibi alçakça bir yöntemi uygulamaya başladılar, inanın bunu da başaramayacaklar. Gezi olaylarında başaramadılar, 17 Aralık, 25 Aralık darbe girişimlerinde başaramadılar. 30 Mart seçimlerinde, 10 Ağustos seçimlerinde başaramadılar. Şimdi de bu kirli oyunlarında başarılı olmayacaklar" diye konuştu.
“TÜRKİYE BU ŞİDDETE TARİH BOYUNCA BOYUN EĞMEDİ, BUGÜN DE EĞMEZ, YARIN DA EĞMEYECEK”
Son birkaç gündür yaşanan şiddet, vandallık ve yağmacılık olaylarında 31 kişinin hayatını kaybettiğini, kamu binalarına, belediye otobüslerine, esnafın işyerlerine, Kızılay'ın kan araçlarına bile alçakça saldırıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Türk bayraklarına haince saldırdılar. Atatürk'ün büstünü kırdılar, yıktılar. Ne yazık ki ana muhalefet partisi, bakıyorsunuz, bunlara sahip çıkıyor. Aynı şekilde, yine parlamentoda bir parti ne yazık ki bunlarla beraber hareket ediyor, eylemlerde bunlarla beraber hareket ediyor. Ana muhalefet partisi ile bu parti, tezkere olayında da beraber hareket ettiler. Orada tezkereye karşı çıkanlar, şimdi Türkiye'nin Kobani'ye asker göndermesini konuşuyorlar. Biz, Kobani'den 200 bin insanı içeri aldık, onların insani yardım ve bakımlarını üstlendik. Olay sadece Kobani mi, olay sadece Kobani'deki Kürt kardeşlerimiz mi? Suriye'de 200 bin, 250 bin insan öldürülürken sesi çıkmayan ana muhalefet partisi ile bu muhalefet partisi, şimdi ne oldu da bunların sesi çıkıyor? Ana muhalefet partisinin başındaki zat Esed'i korumak için mi bu adımları atıyor? Şimdi çıkmış akıl veriyor, 'Kobani'ye yönelik tezkere'. Sen o aklı kendine sakla. Böyle konuşmak istemezdim bu makamda. Ama artık bir cumhurun başı olarak bunları söylemek, konuşmak durumundayız. Türkiye bu şiddete, bu vandallık ve yağmacılığa asla boyun eğmez. Tarih boyunca boyun eğmedi, bugün de eğmez, yarın da eğmeyecek. Bunların canı yanmıyor. Kardeşlerim, o vandallar, o yağmacılar, Türk Bayrağına saldıran o hainler, er ya da geç bulunacak, hepsinden de bunların hesabı sorulacaktır. Türkiye, iç ve dış politikasını teröristlerin, sokak serserilerinin şiddet eylemleriyle belirleyecek bir ülke değildir. Hem sokaktaki o maşalar hem de onların iplerini tutan efendileri bilsinler ki Türkiye sokak eylemlerinden korkup, istikamet değiştirecek bir ülke de değildir. Gereken neyse, devletimiz onu yapıyor ve yapmaya da devam edecektir. Sokaktaki şiddet durduğunda da bu şımarıklığın hukuk içinde hesabı mutlaka sorulacak. Ben burada, Trabzon’da, tüm Karadenizli kardeşlerimden, 81 vilayetimizdeki tüm vatandaşlarımdan, bu olaylar karşısında, soğukkanlı, itidalli olmalarını rica ediyorum. Bakın tuzak çok açık. Kobani’yi bahane ederek sokağa çıkıyorlar. Aslında amaçları huzuru bozmak, ülkenin huzurunu kaçırmak, öfkeyi büyütmek, nefreti büyütmek, kardeşliğimizi sabote etmek, parlamentoda, malum siyasi parti dışındaki partilerde bakıyorsunuz bir tanesi, aynen onunla hareket ediyor, bir diğeri de maalesef biz temkinli duruş sergilediğini zannediyoruz, o da bakıyoruz hala yine iktidarla uğraşıyor. Ya bırak sen iktidarla uğraşmayı.”
“BÖYLE BİR DÖNEMDE BU YAPILAN TERÖRE KARŞI EL BİRLİĞİ, GÜÇ BİRLİĞİ ZAMANIDIR”
Konuşmasında birlik ve beraberlik çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi birlik beraberlik zamanı olan böyle bir dönemde bu yapılan teröre karşı el birliği zamanıdır. Güç birliği zamanıdır. Bu tuzağa düşersek kaybeden hep birlikte millet olur. Ama biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Öfkesine yenilen, bu hainler karşısında, sabrını itidalini muhafaza edemeyen, inanın bunların tuzaklarına düşmüş olur. Bunların ekmeğine yağ sürmüş olur. Bunların arzularını yerine getirmiş olur. Bunlar istiyorlar ki Türk ile Kürt birbirinden nefret etsin. Bunlar istiyorlar ki Türk ile Kürt birbirine öfke beslesin. Bunu tarihin hiçbir döneminde başaramadılar. Bugün de başaramayacaklar. Biz de aziz milletimizle sağduyumuz ve itidalimiz ile bu kirli tuzağı bozacağız” dedi.
“BU KERVAN, BARIŞ KERVANIDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kobani’ye Türkiye’den başka yardım eli uzatan, başka dert edinen bulunmadığını ifade ederek, “Türkiye’den başka yardım eli uzatan ülke var mı? Kobani’yi Türkiye’den başka dert edinen ülke var mı? Halep’i, Humus’u, İdlib’i, Derağa’yı, Lazkiye’yi, Musul’u, Kerkük’ü, Erbil’i ne kadar kendimize dert edindiysek, Kobani’yi de o kadar kendimize dert edindik. Oradan sadece birkaç gün içinde, 200 bin insan, ülkemize sığındı. Hepsine kapımızı açtık, ekmeğimizi, suyumuzu onlarla paylaştık. Türkiye, Kobani’ye yardım etmiyor diyerek, hem içeride hem dışarıda Türkiye’yi hedef yapmak, en başta nankörlüktür. Hem Mecliste tezkere oylanırken karşı çıkacaksın hem de Türkiye Kobani’ye yardım etmiyor diye şımarıkça şiddet çağrısı yapıyorlar. Kimler yapıyor bunu, bakıyorsunuz işte maalesef o partinin milletvekilleri ve kalkıp şu anda iktidar partisine de onu yürüyerek, Molotoflar atarak, bu molotof kokteylleriyle, bunu atmak suretiyle bombalamak. Maskeler, nedir o maskeler, demek ki sen teröristsin. Eğer terörist değilsen, o maskeyi çıkar yüzünden. Tabi bunlara yönelik, ayın 14’ünden sonra bütün tedbirler alınacaktır. Ve azami ölçüde yasalarda gerekli değişiklikler yapılacaktır. Bu kervan, barış kervanıdır, barış kervanını tehdit eden hangi unsurlar varsa, bunlara karşı hukuki zemin çok daha güçlü hale getirilecektir. Kusura bakmasınlar, bu tür alçakça hareketlere prim vermeyiz“ diye konuştu.
“ÇÖZÜM SÜRECİ ŞIMARIKLIĞA GÖZ YUMMAK DEĞİLDİR”
Çözüm sürecinin, şımarıklığa göz yummak olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Çözüm süreci, gayri meşruluğa, illegaliteye müsamaha göstermek değildir, çözüm süreci boyun eğmek değildir, tehditlerden korkup geri çekilmek değildir. Eğer birileri, çözüm sürecini böyle şımarıklık olarak anlıyorlarsa, büyük bir yanılgının içindeler. Biz, samimi olarak akan kanın durmasını, gözyaşların dinmesini, barışın ve huzurun tesis edilmesini istedik. Fakat bir taraftan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çıkacaksın, barıştan bahsedeceksin, sevgiden bahsedeceksin, saygıdan bahsedeceksin, ondan sonra da sıkılmadan utanmadan milleti sokağa davet edeceksin. Ondan sonra kalkıp bir de, ‘Ben bunu şiddete karışmak suretiyle demedim’, ne diye dedin, işte sokağa davet ettiklerin, ellerinde taşlarla, sopalarla, molotoflarla ve silahlarla evet polisimizin, askerimizin, tüm güçlerimizin üzerine saldıkları gibi, kamu binalarını yaktılar, yıktılar. Aynı şekilde kamu araçlarını yaktılar, yıktılar. Aynı şekilde vatandaşlarımızın araçlarını yaktılar yıktılar. Okulları yaktılar yıktılar. Hastaneleri yaktılar yıktılar. Bu kadar şeyler açıkça ortada. Biz sorunların sokakta değil, dağda değil, silahla değil, konuşarak ve siyaset zemininde çözümünü istedik. Siyaseti değil, şiddeti ve terörü tercih edenler, çözüm sürecine hiçbir katkı sağlayamazlar. Silahlı efendilerinden korkup iradelerini ayaklar altına alanlar, gençlerin çocukların arkasına saklanıp, korkakça siyaset yapıyormuş gibi yapanlar, çözüm sürecine katkı sağlayamazlar. Bakın bu meseleye çözüm sürecine, kardeşlik sürecine elimi, bedenimi, canımı koydum. Her ne pahasına olursa olsun, 77 milyonun kardeşliğini tesis etmek için, barış ve huzur için, son nefesime kadar da mücadele etmeye devam edeceğim. Çünkü biliyorum ki bu millet, bizimledir. Milletimin çizdiği istikamette, hem Türkiye’yi hem kardeşliği büyütmek için mücadelemiz asla kesintiye uğramayacaktır. Bizimle yol yürümek isteyenlerle, bu çözümü ortak akılla inşa etmek isteyenlerle biz yol yürürüz. Ama korkarak, ürkerek, silahlı efendilerine boyun eğerek, her gün farklı bir kılığa girenlerle çözüme ulaşılamayacağını da çok iyi biliriz. Sizlerden tekrar rica ediyorum. Aziz milletimizden tekrar rica ediyorum. Öfkesine mağlup olan bu alçakların tuzağına düşer. Kardeşine karşı nefret hissine kapılan bu hainlerin tuzağına düşer. Büyük bir ülkenin büyük bir milleti olarak, bu şiddete bu vandallığa, bu ahlaksızlığa karşı, dimdik fakat itidalli durmayı, hep birlikte sürdüreceğiz.”
“ONLARIN DİLEDİKLERİ, ÖFKENİN NEFRETİN BÜYÜMESİ”
Güneydoğuda veya diğer yerlerde, öldürenlerin, araçları yakılanların Kürt vatandaşlarımız olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adeta nokta nokta her şeyi tespit etmişler, mağazaları yakıp yıkıyorlar. O mağazalar, onların dünya görüşünü paylaşmadığı için sadece yakmakla kalmıyorlar, bir de yağmalıyorlar. Daha bunun özgürlükle bunun barış ortamıyla ne alakası var. Sağ olsun polisimiz, askerimiz, istihbarat birimlerimiz fedakârca çalışıyorlar. Hem bu olayları durduracak hem de tekrar ediyorum, bunun hesabını sorumlularından soracağız. Özellikle gençlerimizin kışkırtmalara, tahriklere, son derece dikkatli ve hassas olmalarını rica ediyorum. Onların istedikleri, gençlerimizin sokağa dökülmesi. Onların diledikleri, öfkenin nefretin büyümesi. Onlara istediklerini asla vermeyeceğiz” dedi.
“KARDEŞLİK HUKUKUMUZU, EKONOMİYİ, DEMOKRASİYİ VE ÖZGÜRLÜKLERİ DAHA DA BÜYÜTECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Sevgili Trabzonlular, sevgili kardeşlerim, Allah’ın izniyle hep birlikte çok çalışacak, kardeşlik hukukumuzu ve bu hukukun içinde, ekonomiyi, demokrasiyi, özgürlükleri daha da büyüteceğiz. Enerjisini boşa harcayan, gereksiz tartışmalara harcayan bir ülke değil, enerjisini birliğe, kardeşliğe, kalkınma ve ilerlemeye sarf eden bir ülke olacağız. Bu duygularla, sözlerime son verirken, her zaman söylediğimi yine söylüyorum. Tek millet diyorum, tek bayrak diyorum, tek vatan diyorum, tek devlet diyorum. Bizim bu Rabia işaretimizi kaybetmeyeceğiz. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Kardeşlerim, bir kez daha, bugün açılışını yaptığımız eser ve hizmetlerin, Trabzon’umuza, Trabzonlu tüm kardeşlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Başbakanımıza, bakanlarımıza, bu hayırlı hizmetleri tamamladıkları için teşekkür ediyorum. Trabzon’a, 10 ağustosta şahsıma verdikleri güçlü destekten dolayı, tekrar tekrar teşekkürlerimi sunuyorum. Hiç durmayacağız. Hiç duraklamayacağız. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da Trabzon için, Türkiye için eser ve hizmet üretmeye devam edeceğiz. Trabzon bizimle olduğu müddetçe, Trabzon’un hayır duası bizimle olduğu müddetçe, bize durmak, duraklamak yok, Allah yar ve yardımcımız olsun.”
“BİZ SADECE RÜKÛDA EĞİLİRİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından eşi Emine Erdoğan, bakanlar, milletvekilleri ve protokol üyeleriyle toplu açılışı temsilen kurdele kesti. Bu sırada vatandaşların "Türkiye seninle gurur duyuyor" ve "Dik dur eğilme, Trabzon seninle" şeklinde seslenmeleri üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her zaman ne dedik, biz sadece rükuda eğiliriz. Asla bize, insanlar önünde eğilmek yakışmaz. Bugüne kadar eğilmedik, bundan sonra da eğilmeyeceğiz" dedi.